Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önceki hafta Toprakbank Mevduat Sigortası Fonu'na devrolunca, piyasada hala çürük bankaların bulunduğu anlaşılmış oldu. Bankacılık Kurulu (BDDK) iki yıldır sık sık bir ya da birkaç bankaya birden el koyuyor. Her defasında yeni adayların isimleri söylentilerde dolaşıyor. Ve bu da piyasaları rahatsız ediyor.
Bunu engellemek için radikal bir temizleme yapılsa daha iyi olmaz mı?.. Zor. Çünkü sermayesini tümüyle yitirmeden bir bankaya el koymak haksızlıklara neden olabilir. Ancak aksi durumda çürük bankalara izin verilmiş oluyor. Yani ölmeden gömsen "ona haksızlık", bu haliyle dolaşmasına izin versen hastalığı başkasına geçirebileceğinden "başkasına haksızlık".

Bankaların şimdiye dek iflasına izin verilmemesi çeşitli etmenlerden kaynaklanıyor. Öncelikle mevduat sahibi korunmaya çalışılıyor. Ama bankaların içinde bulunduğu bu durumdan devlet de sorumlu. Yetersiz denetim bankaları aşırı risklere sürüklemiş.
Bankaların yıllardır para kazanmalarının hemen hemen tek kaynağı döviz borçlanıp, Hazine'den TL bonosu almaktı. Bu oyun (açık pozisyon) hem devleti borç batağına soktu, hem de (devalüasyon olunca) bankalara yar olmadı.
Toprakbank'ın sahibi Halis Toprak devletin kendisini batırdığı iddiasında. Aşırı faizlerden şikayetçi. Kuşkusuz krizler hem firmaları, hem de bankaları batırdı. Ama her batan suçu başkasında görmeye devam ederse, batmayan firmaların durumu nasıl açıklanır? Bir halk deyişi vardır, "bir insanın kendisine yaptığı kötülüğü yedi düvel bir araya gelse beceremez" diye. Bankalarda da durum aynı.
Tabii akla şu soru da gelmiyor değil: Bankacılık sektöründe bu sayıda banka batıyorsa hepsi de hatalı ve bilgisiz olamaz. Sistemin, yani yapının getirdiği, sorunlar olabilir. Kaldı ki, bazı bankalar Mevduat Sigortası Fonu'nun sınırlanmasını istiyor. Diyorlar ki; "mevduatı korursanız çürük bankaya da izin vermiş olursunuz. Bu sistemle bizzat devlet çürümeyi teşvik etmiş oluyor".

Tasarrufçu "nasıl olsa devlet güvencesi var" diye çürük bankaya yüksek faiz için para yatırıyor. Yüksek faizin gerektirdiği riski ise almamış oluyor. Tabii bunu savunucularının amacı güçsüz bankaların mevduat kaybederek devreden çıkması. Ancak serbest rekabetçi piyasa da bunu gerektirmiyor mu?
Avrupa'da mevduat sigortasının sınırı 20.000 euro, koskoca Amerika'da ise 100.000 ABD doları. Türkiye'de ise yıllardır sınırsız. Mevduatlarımız güvencede olsa bile bankalar çürük olabiliyor. Ve bunlar birbirini besliyor.
Ancak; balık baştan kokar. Aslında mali sistemimiz bu kadar bankayı kaldıracak kadar büyük değil. Sıcak para ile büyütmenin de ne denli riskli ve yanlış olduğunu anladık. Birdenbire çöküveriyor. Tek çare düşük enflasyonda yüksek büyüme hızını finanse eden bir bankacılık kesimini oluşturmak. Önce ekonomiyi düzene sokacağız, denetimi güçlendireceğiz, sonra da mevduat sigortasına yavaş yavaş inen sınırlar getireceğiz. Tekrarlayalım, Türkiye'de tüm bankaların aktiflerini topladığınızda Almanya'nın ikinci bankası (Commerzbank) kadar etmiyor.