Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Döviz kuru sürekli düşüyor. Artık öyle bir noktaya düştü ki, birçokları bunun zararlı olduğunu düşünüyor. Gerçi Merkez Bankası (MB) aynı görüşte değil. Başkana göre asıl hedef enflasyon. MB’nin kur hedefi bulunmuyor, ve doğrudan müdahalesi de gerekmiyor..
Malum, dalgalı kur sisteminin temeli yalnızca arz ve talebin belirleyici olması. Şu ara özel bir arz bolluğu olmasa da, düşüş talep darlığından kaynaklanıyor. Döviz talebinin ana kaynağı ithalat. Yaşadığımız durgunluk ithalatı frenliyor. Ve döviz talebi düşüyor. Tabii bir de yurdumuz insanının dövizperestliği var. Geçen yıl bu vatandaşlarımız kurun yükselmesine hayli yardımcı olmuşlardı. Şimdi kur düşünce de şikayet ediyorlar.
Arz tarafına gelince. Geçen yıl gerek turizmden, gerekse ihracattan döviz gelmiş, ama ihracatçı kazandığı dövizleri bozmamıştı. Bu yıl ise sürekli satıyorlar. Bir de IMF’den gelen dövizler vardı. Bu yıl bu krediler azalsa da, bankaların açık posizyon kapatmak için döviz talebi bulunmuyor. Yine geçen yıl azalan işçi dövizi gelirleri bu yıl yeniden yükseliyor. Tekrarla; talep azalıp, arz artınca kur da haliyle hızla düşüyor. Bir küçük ekleme: bankalar son aylarda inkar da etseler de pozisyon açtılar. Görülüyor ki, ciddi bir büyüme veya ithalat artışı oluşmadığı takdirde kurdaki düşüş trendi sürecek. Ta ki, Merkez Bankası buna "dur" deyinceye kadar. Ve MB de etkisi sınırlı olan döviz alım ihalaleriyle yetinecek. Özetle, ekonomik durgunluk sürdükçe kurun bu düzeylerde kalması daha olası.
Kısacası durgunluk şu anda MB’ye yardım ediyor. Çünkü durgunluk sürdüğü müddetçe kur da, enflasyon da düşüyor.. Ancak ya ekonomi toparlanırsa ne olacak? İthalat canlanır, kur da yukarı doğru hareket ederse, enflasyon da canlanmaz mı? Tabii bir başka olasılık da kalıcı istikrar sağlandıktan sonra canlanmanın başlaması. Ancak bu canlanma da o kadar uzun süre alabilir ki, toplum buna katlanamayabilir. Hele hele sert ve derin bir mali krizden sonra. Çünkü işsizlik arttıkça büyüme talepleri de artacaktır. Ve her an kısa süreli bir ferahlama için, kalıcı istikrar feda edilebilir. Bu da önemli bir tehlikedir.
İkincisi, dövizde dengeyi arz ve talep belirlediğine göre, şu andaki kur dengesi ihracat artışı sağlamayabilir. Çünkü ihracatın döviz gelirleri içindeki payı yüzde 50 civarındadır. Kura bağlı olmayan diğer gelirleri göz önüne alınırsa, oluşan kur dengesinin ihracat - öncü büyüme sağlamayacağı görülecektir.
Bu durumda büyüme için hızlandırılması gereken tek politika, bankacılık sektörü reformudur. Kriz bu noktadan vurmuştur. En büyük hasar bankalardadır. Ve hızlı bir toparlanma arzulanıyorsa bu mali kesimden başlatılmalıdır. Burada ekonomi yönetiminin hayli geciktiğini belirtmekte yarar var. Ekleyelim; en kötü çözüm bile çözümsüzlükten iyidir. Meksika deneyimi bankaların yeniden yapılandırılmasının geciktirilmesinin, büyümeyi de ne ölçüde geciktirdiğini göstermiştir.
Tekrarlayalım: kurlar ve enflasyon durgunluktan dolayı durulmuş bulunuyor. Ancak ya durgunluk sona ererse ne olacak? Yoksa istikrar için uzun süreli bir durgunluk mu gerekiyor? Yanıt hayırsa, bankaları yeniden yapılandırmak için acele edilmeli.