Seçim adım adım yaklaşıyor. Artık 90 günden az zaman kaldı. Merkez sağın ve solun bu denli parçalanmış olduğu bir başka seçim olmamıştı. Bakalım seçim bu yapıyı değiştirecek mi? Hiç sanmıyoruz. İşler olasılıkla daha da çetrefilleşecek. Sadece bunun farkında olanlar var, bir de olmayanlar! Bu arada iki önemli girişim gözleniyor: ANAP lideri Mesut Yılmaz seçim ittifaklarının önünü açmaya çalışırken, Kemal Derviş de sosyal demokrat kesimde uzlaşmayı sağlamaya çabalıyor.
Önce sistemsel bir güç birliği arayan Mesut Yılmaz’ın çabasını değerlendirelim: Meclis kapalı. Üstelik MHP ve AKP her türlü ittifaka karşı. DSP’nin de buna tepkili olduğu Derviş’le ilgili verdiği açıklamalardan anlaşılıyor. DYP de dün iki turlu seçim sistemi istediğini açıkladı. Kala kala Saadet Partisi kalıyor. Onunla da kim bilir kim ittifak yapacak?
Derviş’in solda koşulsuz olarak aradığı güç birliğine gelince... Derviş’in bu çabaları beyhude, ya da nafile sanılmamalı. Bu süreçte Yeni Türkiye tehdidine karşı hem DSP, hem de CHP örgütü bir dayanışma sağlıyor. "Nasıl olsa birleşme olacak" diye kopmalar gerçekleşmiyor. Ancak Derviş’in bu çabaları sol seçmende mutlaka belli bir etki bırakacaktır. Üstelik olumsuz sonuç alınması durumunda, Yeni Türkiye’nin sert bir teşhir kampanyası da her iki partiyi yıpratabilir. Siyasal ayrışmaların ideolojik temeli yoksa, olsa olsa kişisel ve ilkel güdülerden kaynaklanır. Bu gayretler bunları ortaya çıkarabilir. Gerçi bize kalırsa toplumun şu anda beklediği bu mevcut düşünce ve davranış yapısının dışında radikal bir kadro hareketinin başlatılmasıdır.
Parçalanmış siyasi tablo gerçekten kaygı veriyor. Ancak bu gayet doğal. Çünkü bu seçimler halkın arzusu üzerine değil, bir siyasi manevra üzerine oluştu. Seçmen daha da şaşırdı. Aslında halk bir büyük değişimi gerçekleştirmek istiyor. Bir yanda varoşların değişim simgesi Tayyip Erdoğan, diğer yanda da modern seçkinlerin değişim simgesi Kemal Derviş. Ancak Erdoğan rahat rahat iktidara talip olabilirken, Derviş ise dün Ecevit tarafından bir tercihe sıkıştırılıyor. Ne üzücü! Siyasetin eski kurtları Derviş’e yaşam şansı bile tanımamaya çalışıyorlar. Acaba bu onların oylarını artıracak mı?
Seçim sonrası ülkenin gündeminde üç temel konu görünüyor. Birincisi, ekonomik program. Titizlikle sürdürülmesi gerekiyor. Gerçi hangi parti iktidara gelirse gelsin, programa sadık kalacaktır. Çünkü program çok ciddi bir dış mali destekle sürmekte. İkincisi, yakın tarihte gözüken ABD’nin Irak’a müdahalesi. Bu süreçte ABD ile özenli bir müzakere süreci gerekecektir. Ve nihayet 3 - 4 yıl AB ile tam üyeliğin takvimi üzerine müzakere süreci. Açıkçası bir AKP iktidarıyla bunların becerilebileceği kanısında değiliz.
Geçenlerde bir televizyon programında DTP’nin genç lideri Mehmet Ali Bayar bu seçimleri değerlendirirken, "bu seçimler yenilerin ilk seçimi olacak" dedi. Ekleyelim, umarız eskilerin de son seçimi olur! Eğer eskiler bu seçimle tasfiye olmayacaksa, seçim ne getirecek? Yapılmasın daha iyi...