Krizin ilk yılında yüzde 9.5 küçülen ekonomi, geçen yıl yüzde 7.8 büyümüştü. Daha çok stok yenileme ve ihracatla elde edilen bu büyümede, az da olsa tarımın da olumlu bir katkısı oldu. Bu yıla girerken beklenti, bu trendin bu kez iç tüketimle elde edilmesiydi. Tabii ihracatın da aynı hızla devam etmesi gerekiyor.
İhracat bu yıl geçen yıla göre daha üstün bir performans sergiliyor. Geçen yıl ihracat gerek iç talep yetersizliği, gerekse TL'nin değer yitirmesiyle güç kazanmıştı. Bu yılın başında, TL değer kazansa da ihracatın ağırlıklı olarak yapıldığı euro yüzde 30'a yakın değer kazanınca aynı trend sürdü. Üstelik yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre üretimde çalışanlarda yüzde 5, çalışılan saatte ise yüzde 5.4'lük verim artışı sağlandı. Ancak kur böyle giderse, bir süre sonra ihracat yavaşlayabilir. Çünkü bir yandan euro değer kaybederken, diğer yandan TL değer kazanmayı sürdürüyor. Üstelik, artık iç talepte ciddi toparlanmalar gözleniyor. Mesela haziran ayında perakende satışlarda yüzde 1 kadar artış gözleniyor. Özellikle gıda, konut ve giyime yapılan harcamalarda gözlenen bu artış, otel ve lokanta harcamalarında yüzde 25'i aşıyor. Gerçi bu artış kısmen mevsimsellikten kaynaklanıyor. Nitekim, otomotivde ve özelikle ev eşyası alışverişlerinde ciddi düşüşler var.
Artık resmi kuruluşlarca da kabul edilen Tüketici Güven Endeksi'ne (TGE) gelince. Mayısta 12.82 olan TGE, haziranda 114.89'a çıktı. Bu artış büyük ölçüde Tüketim Eğilimi Endeksi'nden kaynaklanıyor; mayısta 140.85 iken, haziranda 155.13'e çıkmış. Vatandaşlar gerek yazın getirdiği olumlu hava gerekse kurun düşük kalmasıyla, tüketimi yeğliyor. Gerçi Tüketim Beklentisi Endeksi tam tersine bir yapı gösteriyor. Mayısta 99.38 iken, haziranda 98.8'e düşen endeks ekonomide daha olumlu bir noktaya gidilmediğine işaret ediyor.
2002 - 2003 | BTE | PSE |
Aralık | 131.16 | 171.63 |
Ocak | 123.93 | 137.86 |
Şubat | 122.13 | 116.62 |
Mart | 120.53 | 123.48 |
Nisan | 127.01 | 144.41 |
Mayıs | 131.27 | 170.01 |
Haziran | 133.69 | 171.76 |