Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekonomi biliminde “stagflasyon” durgunluk demektir. Malum, durgunluk için iç talebin cansız olması gerekir. Böylesi hallerde fiyat artışları yavaşlar yahut durur. Ancak bazen durgunlukla enflasyon beraberce oluşur. Buna stagflasyon deniyor. Bu olgu genellikle maliyetlerin hızla artarak enflasyon yaratmasıdır.
Bunu önlemek için de yapılacaklar gayet sınırlıdır. Talebi kıssanız belki fiyatlar düşer ama bu sefer durgunluk derinleşir, işsizlik artar. Aksine, ekonomiyi canlandırmak için iç talebi destekleseniz, enflasyon körüklenmiş olur. Gitmeyen bir arabada sürekli gaza basarsanız sadece motor ısınır ya. Tıpkı öyle. İki ucu pis değnektir.
Son zamanlarda Türk ekonomisi de adeta bir stagflasyon ortamına giriyor. Önce durgunluğun oluşup oluşmadığına bakalım. Tüketici Güven Endeksi en büyük tarihi düşüşünü yaşıyor (Mart 2003 düzeyiyle aynı). Üstelik bu kez düşüş (yüzde 52) geçen ağustos ayından bu yana sürekli ve soluksuz sürüyor.

Haberin Devamı

Daha başındayız
Gelelim işsizlik verilerine. BETAM (Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi) dün açıkladığı raporunda farklı bir yargıyı (tarım dışı istihdamın arttığı) ortaya koysa da aslında işsiz sayısı da oranı da artıyor. Üstelik BETAM raporu durgunluğun istihdam üzerindeki etkilerinin henüz gözleyecek noktaya gelmediğimizi de itiraf ediyor.
Üçüncü konu sanayi üretimi. Bu hafta açıklanan verilere göre, imalat sanayii üretimi şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.6 arttı. Ancak geçen yılın ilk 2 ayında bir önceki yıla göre ortalama büyüme yüzde 12 iken, bu yıl ilk 2 ayda ortalama yüzde 9 olmuş. Yani bir ölçüde yavaşlama görülüyor.
ABD’de oluşan ekonomik durgunluk henüz AB ülkelerine tam olarak sirayet etmiş değil. Birkaç ay içinde bu durgunluğun Avrupa’ya yayılmasıyla ihracatımız da sıkıntı hissedecektir. Üstelik bu, kurdaki elverişli duruma rağmen olabilir.
Bir başka gösterge de bireysel krediler. Bu tür krediler geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 45 arttı. Ancak yılbaşından bu yana artış oranı sadece yüzde 6.5. Hele son bir ayda sadece yüzde 2 artmış. Kısacası, belki durgunluğun olduğu söylenemez ama yavaşlamanın olduğu aşikâr.

Haberin Devamı

Maliyet enflasyonu
Gelelim fiyat gelişmelerine. Mevcut durumda enflasyonda bir artış eğilimi var. MB kabul etmese de. 2007 yılının ocak-mart TÜFE ortalaması aylık yüzde 0.78’di. Bu yıl ise yüzde 1.02 oldu. Yani, bırakınız çok hızlı artmaya başlayan üretici fiyatlarını, tüketici fiyatlarında bile hızlanma gözleniyor.
Üstelik son zamanlarda daha da hızlanan petrol ve gıda fiyatlarının olumsuz etkileri henüz yansımış değil. Merkez Bankası’nın çok önemsediği ve türlü etkilerden arınmış olan H-endeksi bile geçen ay yüzde 1.3 arttı. Üretici fiyatlarında ise geçen yıl ilk 3 ayda fiyatlar ortalama yüzde 0.62 artarken, bu yıl yüzde 2.05 artmış. Hele son ay yüzde 3.2 artmış.
Petrol ve gıdada fiyat artışları sürüyor. Gıdanın sepette ağırlığı yüzde 29. Ulaştırmanın da yüzde 13. Yani şu andaki fiyat artışları sepetin neresindeyse yarısında etkili. Üstelik bir yandan da kur yükseliyor ve daha da yükselecek. Kısacası, 2008’in ekonomik manzarası olarak enflasyonun maliyetlerle artması, iç talebin de gevşemesi gözüküyor. Gaza da basmayın, frene de. Ya ne yapacağız?