Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Geçen yıl ekonomide görkemli bir büyüme yaşandı; yüzde 7.8. Böylece bir nebze olsun nefes alındı. Aslına bakılırsa yıl başında böylesi bir büyüme beklenmiyordu. Hatta birçok meslektaşımız durgunluk bekliyordu. Ankara’da ekonomi yönetimi bile yüzde 3’lük büyüme beklentisini gözden geçirmek zorunda kalmıştı. Ama sonunda sonuç sevindirdi.
2002 yılında neden büyüdüğümüz ortada. Büyümeyi temel olarak ihracat yukarı çekti. Geçen yıl temmuz - kasım arası beş ay boyunca ortalama yüzde 20 kadar ihracat büyümesi gerçekleşti. Tabii iç piyasadaki sıkışıklık buna elverdi. Ancak bunun yanı sıra stoklardaki artış da büyümeye katkıda bulundu. 2001 yılında nakde dönebilmek için yok pahasına boşaltılan stoklar 2002 yılında tazelendi.
Geçen yıl sanayi üretimi yüzde 9.4, ticaret de yüzde 10.7 büyüdü. Ancak bunun yanı sıra tarım da büyümeye olumlu katkıda bulundu. Geçen yıl tarımdaki büyüme yüzde 7.1 oldu. Tabii her zaman işler böyle olmuyor. Bazen tarım işleri engelleyebiliyor.
Geçen yılın sorunlu sektörleri de olmadı değil. İnşaat hala toparlanamamış gözüküyor. Madencilikte kriz sürüyor. Bankacılık kesimi ise bilanço büyüklüğü itibariyle küçülmeye devam ediyor. Bütün bunlar, her şeye rağmen dalgalı kur sisteminde önemli bir yapısal değişimin sürdüğünü gösteriyor. İhracatçı kazanmaya devam ediyor.
Unutmayalım bu programın iki önemli ayağı var. Biri ihracatla büyümek, diğeri de bütçede faiz - dışı fazla yaratarak iç borcu giderek küçültmek. Bu itibarla 2002 rakamlarına baktığımızda çok kötü gitmiyoruz denebilir. Ama şimdilik. 2003 yılı ise pek parlak görünmüyor.
2003 yılında beklenti ihracatın yanı sıra, bu kez iç talepte bir toparlanmanın oluşmasıydı. Ancak gelişmeler ne yazık ki, buna işaret etmiyor. İç tüketim rakamları ciddi biçimde düşüyor. Özellikle dayanıklı tüketim mallarında bu gözleniyor. CNBC’nin hazırladığı perakende satış endeksi 172 gibi bir değerden, şubat ayında 116 gibi bir değere düştü. Mart ayında daha da düşmesi çok olası.
Dün açıklanan sanayi üretim rakamları da iç açıcı değil. Şubat ayında sanayi kesiminin yüzde 4.4, imalat sanayinin ise yüzde 5 büyüdüğü gözleniyor. Daha önce açıklanan rakamlarda ise ekimde 80.4 olan kapasite kullanım oranlarının şubatta 72.2’ye düştüğü gözlenmişti. Yani stok boşaltmanın yine başladığı anlaşılıyor.
Turizmin iç tüketime nasıl yansıyacağı malum. 8 - 9 milyar dolarlık turizm geliri bu yıl 6 - 7 milyar dolarda kalırsa ne ala. Kaldı ki, yine CNBC’nin hazırladığı tüketici güven endeksinden iç tüketimdeki gerileme eğilimi açıkça gözleniyor. Endeks mart ayında en düşük düzeyine indi. Şubatta 79.7 olan endeks 69.8 oldu. Ecevit’in hastalandığı dönemde bile, 70’in altına inmemiş, endeks 73’te kalmıştı. Bütün bunlar savaşın etkileri ile siyasal ortamdaki güvensizlikten kaynaklanıyor.
Kısacası, bu yıl iç tüketim pek parlak değil. Stoklar oldukça dolu. İhracatın ise bu kurla eski performansını göstermesi çok zor. Çünkü artık ihracatta en yoğun kullanılan para olan euro geleceği yere geldi. Artık düşecek. Dış talep de pek olmadığına göre.
Kısacası, eldeki veriler bu yıl tahmini olan yüzde 5’lik bir büyümenin zorluğunu gösteriyor.