Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Büyüme uygulanan programın nirengi noktası. Eğer büyüme sağlanamazsa ne kriz biter, ne de borç sorunu. Ancak büyümenin enflasyonla sağlanmaması gerekiyor. Çünkü artık şu gerçek görüldü: Enflasyonla sağlanan büyüme ancak geçici kalıyor. Kalıcı büyüme ise fiyat istikrarı ile oluşuyor. Şu anda çabalanan strateji de önce enflasyonu yenmek. Ama bu arada ekonomi kendiliğinden canlanırsa ne ala.
Program büyüme konusunda ihracata güveniyor. İç talep serbest bırakılıyor. Hatta bir ölçüde sınırlanıyor ki, enflasyon oluşmasın.
Aşağıdaki grafik aylık sanayi üretim endekslerini gösteriyor. Bu yıl ocak ve şubat aylarında bu endeksler içimizi karartıyordu. Ancak mart ayına ait veriler bizi şaşırttı. Çünkü mart ayında yüzde 19’u aşan bir büyüme gözleniyordu. Önceleri bu stok telafisi olarak yorumlandı. Kimileri de bunu bayrama, kimileri de şubat ayının artığına dayandırdı. Oysa gerçek çıplaktı; ortada net bir büyüme gözleniyordu.
Geçen yıl krizin hemen sonrası ciddi daralmalar yaşanmıştı. Haziran ayına gelindiğinde ay bazında bir önceki yıla göre yüzde 10.2 küçülme gözleniyordu. 2002 verileri ise bir toparlanma ve canlanma eğilimi gösterdi.

Özellikle mart verileri geçen yıl yaşanan daralmanın tamamıyla telafi edildiğini gösteriyordu. Hatta bir ölçüde büyüme de gözleniyordu. Nisan ayında ise canlanma temposu biraz düştü. Oysa geçen yılın en büyük daralması aslında nisan ayında yaşanmıştı. Geçen yıl yaz başında beklenen toparlanma mayısta Telekom krizi patlayınca sekteye uğramıştı. Hatta aksine durgunluk oluşmuştu. Bu yıl canlanma sürüyor. Ama giderek yavaşlayarak. Geçen hafta açıklanan haziran verileri ise bu temponun daha da düştüğünü gösteriyor. Ve yüzde 6.6’lık canlanma geçen yıl kaybettiklerimizi bulmamızı sağlamıyor.
Gıda, tekstil, hazır - giyim, ana - metal sanayii gibi kesimlerde durgunluk sürüyor. Yalnızca, plastik ve ürünleri imalatında önemli bir canlanma gözleniyor. Özetle, sanayi üretiminde bir artış gözlense de, burada bir yavaşlama söz konusu. Umarız tekrar hız kazanır.
Program iç tüketimle canlanma öngörmüyor. Dış talebe, yani ihracata dayalı bir büyüme isteniyor. Ancak bu yıl ihracattaki artış yetersiz. Tekstil ve hazır - giyimdeki üretim yavaşlaması da bunun en belirgin örneği.
Her halükarda gereksiz kaygılara fırsat verilmemeli. Sanayi üretimi serilerinde mevsimsel hareketlerin olduğu biliniyor. Bunlar arındırıldığında durum değişebilir. Dolayısıyla temmuz ayı verisi son derece kritik. Eğer ciddi bir düşüş gözlenmezse, yıl sonunda büyüme tahminleri aşılabilir.