Cumartesi günü yapılacak CHP kurultayı ciddiye alınacak nitelikte değil. Genel Merkez ve mevcut genel başkanın göstermelik bir yenileme yapmakla yetineceği, Baykal’la yarışmak isteyen aday adaylarının da ringe çıkma fırsatını elde edemeyeceği anlaşılıyor. Fakat bu kurultay sürecinde dikkatleri çeken birtakım olgular gözleniyor.
Bunlardan ilki Ali Topuz’un konumu. Ali Topuz CHP, hatta Türkiye siyasetinin çok önemli bir ismi. Hem tecrübesi, hem de çalışkanlığı açısından bir varlık, bir ağır top.
Topuz 1990’dan bu yana ilk defa alenen Baykal’ın karşısında bir başka adayı destekliyor. Bu dikkatlerden kaçmamalı. Demek ki, Topuz artık bir değişimin yaklaştığını hissediyor. Ya siyaset yolculuğunun sonunda toplumsal bir talebi karşılamak istiyor. Ya da bir nevi zevahiri kurtarmaya çalışıyor.
Topuz ve Koç
Topuz’un desteklediği aday Baykal’ın iki kez Samsun’un milletvekili sıralamasının başına getirdiği hematoloji profesörü Haluk Koç. Anlaşılan Baykal, Prof. Koç’u pek tehdit olarak saymamış ki, iki kez milletvekili yapmış. Kaldı ki, Koç da parti yönetiminin her düzeyde aldığı kararlara destek verdi.
Konunun asıl ilginç tarafı, 2004 yılındaki antidemokratik tüzük değişikliklerine partinin deneyimli (ve açıkçası da ilkeli) siyasetçileri Ali Topuz ve Hasan Fehmi Güneş karşı çıkarken, yeni Grup Başkanvekili Prof. Haluk Koç destek veriyordu. İşte bu nedenle bu birlikteliği açıklamak olanaksızlaşıyor.
Açıklanması zor olan bir başka manzara ise Koç’un sıklıkla dile getirdiği parti içi demokrasinin sağlanması hedefi. Topuz gibi deneyimli bir siyasetçi nasıl olur da bu konuyu ikaz etmez? Söylemleri başka taraflara yönlendirmesi, odaklandırması gerekmez miydi? İşin doğrusu, o kurultayda genel başkanlık adaylığı için aranan yüzde 20 imza barajından çok, Parti Meclisi oluşumunu tamamıyla genel başkanın hâkimiyetine bırakan değişikliğe karşı çıkma gereğiydi. Parti Meclisi işte o tarihte bir tartışma kurulu olmaktan çıkarıldı. Bugün CHP için bir çıkış fırsatı olacak önseçimlerin geçerli olması kararı da bu nedenle alınamıyor.
İmza sorunu
Yarın yapılacak kurultayda aday adaylarının yeterli imzayı toplayıp toplayamayacakları tartışılırken Topuz’un (yeterli imzaya ilişkin) tüzük değişikliğini mahkemeye vermesi ve kaybetmesi ise aynı zamanda desteklediği Koç’un da yetersiz imzaya sahip olduğunu açığa çıkarmadı mı? Fakat kimse Ali Topuz’u hafife almamalı. O böyle bir hatayı yapmaz. Vardır bir hikmeti!
Diğer adaylardan, öğrencim olan Umut Oran’ın gereksiz çıkışı umarım onun siyaset yapma fırsat ve arzusunun sonlanmasına neden olmaz. CHP’nin gençlere ihtiyacı var. Fakat anlaşılması zor bir başka manzara da Prof. Haluk Koç’un çok daha farklı bir konumda olmasına rağmen medyanın Umut Oran’ı öne çıkarması. Hata Koç da mı, yoksa medya malzeme mi arıyor?
Bütün bunlarla birlikte CHP’nin fikirsel ve örgütlenme açısından yenilenme gereği ortadayken, siyasal konjonktür nedeniyle bugünkü konumunu koruyacağı anlaşılıyor. Deniz Baykal’ın da birikimi, yeteneği ve sürdürdüğü politikayla bu ihtiyacı karşıladığı da ortada.
Yani değişim belli ki başka bir dönemde ve başka koşullarda gerçekleşecek. O değişim de CHP’nin çıkıp “Biz, ayakların baş olabilmesinin partisiyiz” dediği anda başlamış olacak!