Geçen hükümette iki dönem vardı. Bunun ilk döneminde kura dayalı istikrar programı uygulanıyordu. Ancak önce ekonomiyi koordine eden bakan intihar etti, sonra da uygulanan program çuvalladı. Nihayet IMF tarafından yeni bir program öne sürüldü. Uygulamayı yönetmek için de ABD’den Kemal Derviş geldi. Bu ikinci dönemde hükümet Derviş’in güdümü altına girdi. Çünkü Derviş adeta hükümet kadar güçlü hale gelmişti.
Her iki dönemde hükümet büyük fedekarlıklarla önemli reformları gerçekleştirdi. Ama krizden sonra yoruldu ve saygınlığını kaybetti. Derviş adeta bir suni teneffüstü. Onun bastonuyla hükümet bir yıldan fazla dayandı. Bu arada da Derviş Arnavut inadıyla ekonomide yapılması gerekenleri hükümete yaptırdı. Derviş’in amacı açıktı, tekti. Ekonomide istikrarı elde etmek için ne gerekirse o yapılacaktı.
Kuşkusuz Derviş’in gücü sadece gösterdiği sebatından kaynaklanmıyordu. Arkasında güçlü medya desteği, büyük patronların arka çıkması ve nihayet güçlü Washington ilişkileri vardı. Ama onun kafasına koyduğu hedefi belirgindi; istikrar! Derviş’in siyasetteki hataları tartışılabilir, ama o dönemde ekonomide yaptıklarının ülkeye kazandırdığı mesafe tartışılamaz.
Derviş’in desteğiyle ülke seçimlere gitti. Oysa AKP’nin iktidara geleceği apaçık görünüyordu. Biz bu nedenle erken seçimleri hiç istemedik. Neyse olan oldu ve AKP tek başına iktidara geldi. İlk başlarda haliyle, AKP’ye kredi açtık. Genç ve inançlı kişilerden oluşan bu parti belli bir siyasal yenilenmeyi gerici unsurlar üzerinde bile başarmıştı.
Ancak ekonomik istikrar konusunda AKP’nin çabuk çuvalladığı gözleniyor. AKP’nin ekonomik istikrar hedefinin olmadığı artık apaçık gözleniyor. Sadece birileri kızar, ya da dengeler bozulur diye kaygılanıyorlar. O kadar.
AKP programın iki temel öğesi konusunda da yalpaladı. Önce dalgalı kur konusunda Merkez Bankası ile gereksiz bir münakaşaya girdi. Ancak sonra bütçeyi delik deşik hale getiren uygulamalara başladı. Sanki popülizm hortladı! Medyada eleştiri dalgaları yükselince (belki de IMF sopasını aba altından hissedince), başladılar kaynak aramaya.
Dikkat ediniz; önce harcanıyor, sonra kaynak aranıyor! Demek ki, ana hedef harcama! Beş yıl rahatlıkla iktidar olabilecek bir Meclis aritmetiğine sahipken, ne gaflet! AKP lideri Erdoğan diyor ki; "beş yılda nema ödemesi olur mu?" Harca gitsin, hovardaca!
Her siyasetçi harcamak ister. Ama bu denli kamu borcu varken makul bir ekonomi yönetiminin aklına önce nereden harcamayı kısarım, nereden kaynak bulurum gelmez mi? Anlaşılan AKP hükümetine gelmiyor.
Derviş sürekli harcamaları kesmeye, kısmaya çalışırdı. Oysa AKP’liler sürekli artırmaya çalışıyor. Açık ortaya çıkınca bütçeyi yamamaya çalışıyorlar. Üstelik ortaya koydukları kaynakların miktarı da oldukça hayali. Hayali gelirlerle de bütçe dengesi sağlanamaz!
AKP ile Derviş hükümetlerinin farkı kafalardaki hedeflerden kaynaklanıyor. Derviş istikrarı hedefliyordu, AKP ise "dengeleri çok bozmayarak" durumu idare etmeye çalışıyor. Bize kalırsa piyasaların artık bu gelişmeleri fiyatlaması gerekiyor. Çünkü, böyle giderse enflasyon hedefinin tutması hayal olabilir.