Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen hafta ödemeler dengesi verileri açıklandı. Veriler 2002 yılında döviz gelirlerimizde bir miktar artışa karşın, giderlerimizin hayli düştüğünü gösteriyor. 2000 yılında 9.8 milyar dolar olan cari işlemler açığı (yani net döviz gideri), bu yıl 3.3 milyar dolar fazlalığa dönüşüvermiş. Bir anlamda muhteşem bir değişim! Ama bir anlamda da hayli kaygı verici!
Gelirlerimizin giderlerimizden fazla olması ilk bakışta sevindirici sayılabilir. Ancak bu, döviz kazançlarından kaynaklanıyorsa sevindiricidir. Ekonomik daralma sonucu ithalat çöker, böylece cari işlemler dengesi sağlanırsa, bunun sevinilecek bir tarafı olamaz! Çünkü böylesi bir durum kalıcı değildir.
2000 yılında döviz gelirleri (ihracat, turizm, işçi dövizleri vb. gelirler) 59.2 milyar dolardı. 2001 yılında bunun 57 milyar dolara indiği görülüyor. Yani yüzde 4 oranında daha az döviz kazanılmış. Üstelik ihracatta, özellikle yılın ikinci yarısında, önemli bir artış gözlenmesine rağmen... Bavul hariç ihracatta artış yüzde 12.3 olmuş. Bavulla yapılan ihracat da eklenirse, oran yüzde 10.7 oluyor. Bu da pek sevindirici değil. Çünkü bunun bir kısmı krizin ortasında yurtiçinde satış olanağı kalmayınca yapılan stok boşaltmasından kaynaklanıyor. Mesela otomotivde böyle oldu. Nitekim, mal bazında ihracat artışı yüzde 18.6 olmuş. Yani bazı kalemlerde aslında gelir rakamları düşmüş.
Döviz giderlerine gelince. İşte asıl müthiş gelişme burada! 2000 yılında 69 milyar dolara çıkan döviz giderlerinin yüzde 28 oranında azalarak 53.7 milyar dolara gerilediği gözleniyor. Bu elbette 2001 yılında oluşan yüzde 8'lik daralmanın sonucu. Geçen yıl 54 milyar dolara ulaşan ithalat yüzde 26 civarında daralarak, bu yıl 40 milyar doların altına inmiş. Ancak yanılmayalım: Bu azalışın nedenlerden biri de petrol fiyatlarındaki önemli azalış. Diğeri de altın ithalatındaki bir milyar dolarlık azalma.
Cari işlemlerde gözlenen ilginç gelişmelerden biri de işçilerin anavatana yolladıkları dövizlerdeki azalma. Geçen yıl 4.7 milyar dolar olan bu kalem 2.8 milyar dolara düşmüş. Profesör Asaf Savaş Akat yazılarında bunu ertelenmiş bir gelir olarak nitelese de, bu daha çok Alamancı kardeşlerimizin tutumundan kaynaklanıyor. Aşırı devalüasyonda TL karşılığı yollanan paranın döviz karşılığı düşüyor... Turizme gelince. Geçen yıl turizm gelirlerimizde bir miktar artış olsa da bu yüzde 6'yı bulmuyor. Üstelik bu artık neredeyse bir yapısal trend.
Geçen yıl gibi bu yıl da döviz sorununun olmayacağı görülüyor. Merkez Bankası da kurla uğraşmaktansa fiyat istikrarı ile ilgileniyor. Günün birinde ekonomi canlanır, ithalat talebi artarsa tabii işler değişecek. Kur da yukarı doğru tırmanmaya başlayacak. Ancak o güne kadar resmi ismi dalgalı olan, kurdaki reel revalüasyon süreci sürecek gibi.
Cari işlemlerdeki veriler krizi ve durgunluğu ifade ediyor. Durgunluk da enflasyonun düşmesine neden oluyor. Özetle görünen manzara bu. İster sevinin, ister dövünün.