Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"1994'teki Meksika krizinden sonra krize giren hemen her ülkede ya sabit, ya da bir tür bağlı (pegged) d"viz kuru rejimi vardı. Ancak bu, 'dalgalı kur rejimleri krizleri "nlemeye yeter' demek değildir ve ben yetkililerin kur konusunda kayıtsız kalmaları gerektiğini veya kalabileceğini, yahut da tümüyle müdahalelerden kaçınması gerektiğini belirtmiyorum."Fischer gerek geçen, gerekse mevcut programın mimarıdır. Ankara'daki ekonomi y"netimi bunun aksini savunsa da, bu gerçek yadsınamaz. İlk programın tasarımında ("zellikle de uygulamanın denetiminde) ciddi hatalar vardı. Kasım krizinde de yanlı müdahaleler yaptırıldı. Şimdi ise total ve çok daha radikal bir tasarım uygulanıyor. Ancak uygulanan bu programın en "nemli "zelliği büyümenin, tıpkı Meksika'da olduğu gibi, ihracatla gerçekleşmesi. İçeride kamu dengeleri sağlanırken iç piyasalarda canlılık çabuk olmayacak. Bu da ihracatı teşvik edecek. Ancak burada iki kritik nokta bulunuyor: Birincisi faiz dışı fazla ile iç talebin hızlı canlanmaması; ikincisi de, reel kurun belli bir düzeyde kalması sağlanarak ihracatı desteklemesi gerekiyor. Kur konusu çok "nemli. Çünkü; bütçedeki faiz dışı fazlayla iç piyasaların daraldığı ortamlarda ithalat talebi de (ki d"vizin ana talep unsurudur) düşer. B"ylece kur gevşer ve ihracata zarar verebilir. O zaman da Merkez Bankası'na sorumluluk düşer. Aksi takdirde büyüme iç talebe bırakılır ve uzun süre canlanma gerçekleşmezse ülke borç tuzağından kurtulamaz. Literatürde d"viz kuru oldukça tartışmalı bir konudur. Son derece de teknik. Doktora "ğrencilerimize çoklu denge ve uzun vadeli reel dengeyi "ğretirken dengesizlikleri (disequilibrium) ve kaosu da işliyoruz. Kısacası kurun belli bir ortak dengesi olmayabilir. Aylardır sağa sola g"sterdiğim, geçen yıl hazırlanan bir makale var. Ilan Goldfajn ve Gino Olivares tarafından yazılmış. Başlığı: "Finansal olarak açık ekonomilerde esnek kur çalışabilir mi?" Makale iki konuya değiniyor: Bunlardan ilki ülkenin yüksek dozlu sermaye akımlarına açık olması; ikincisi de ülkenin kendi içinde yüksek dolarizasyonun bulunması. Türkiye bunların her ikisinin de bulunduğu bir ülkeydi. Gerçi yabancılar terk etti. Ama vatandaşlar hala doları terk etmedi.Makalenin çok "nemsediği bir kavram; oynaklık (volatilite). Kurda oynaklık istenmiyorsa, faizde veya d"viz rezervlerinde oynaklığın serbestleşmesi gerekiyor. Yazarlar da hem oynaklığa izin verilmesinden, hem de kurda belli ayarlamaların yapılmasından yanalar. ™zetle, dış borçlanma çok oynak sermaye hareketlerine dayanmıyorsa, açık ekonomilerde bile serbest kur rejimlerinin savunulabileceğini belirtiyorlar.Bize gelince. Şu anda oynak nitelikli sıcak para pek ortalıklarda bulunmuyor. Ancak piyasalar son derece sığ. Küçük hareketler bile ciddi kur değişimlerine neden oluyor. İçeride aniden d"viz satanlar kuru aşağıya doğru itebiliyor. Yahut da tersi. TL şu anda değerli olduğuna g"re, herhangi bir Irak savaşına karşı hazırlıklar tamam! Ne de olsa kur gerçek değerine o zaman ulaşmış olacak. Bu da başka bir gerçekçi müdahale y"ntemi. hursit@marun.edu.tr Tarih 1 Haziran 2001. IMF'nin o tarihlerdeki iki numaralı ismi Stanley Fischer Asya Çalışmaları Enstitüsü'nde konuşuyor: