Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sonunda ABD hem dünya petrolünü kontrol edecek, hem de Ortadoğuyu. Ayrıca hem İsraili daha güvenli bir coğrafyaya oturtacak, hem de radikal İslamı dizginlemiş olacak. Bilinmesi gereken en önemli nokta ise, bu savaşın bir spesifik olay olmadığı, global bir hedef taşıdığıdır. Ve savaş ABDdeki şahin cumhuriyetçiler tarafından yürütülüyor.Savaş dünyada haklı tepkiler çekiyor. Iraka daha sert yaptırımlar uygulanabilirdi. Gerçi şimdiye dek uygulanan yaptırımlardan pek bir sonuç alınmadı. Ama Birleşmiş Milletler kararını beklemeden ABDnin başlattığı bu oldu - bitti savaş gerçekten çok haksız.Ancak uluslararası ilişkilerde haklılık ve haksızlıktan çok, çıkarlar rol oynar. Duygular, ilkeler, idealler hep arka plandadır. Ülke çıkarı, bazen halkın o andaki duygu ve kanılarıyla da çelişebilir. Ve Türkiye de bu savaşta çıkarlarıyla hareket etmek zorunda.Türkiyenin böylesi bir savaşta taraf olması kaçınılmaz. Çünkü yanı başındaki bir komşusuyla dünyada en güçlü müttefiki arasındaki bir savaş başlamış durumda. Bu hoş bir durum değil. Ama gerçek.Ekonomide derslerde politika seçeneklerinden bahsedilir. Bazen en iyi çözüm bulunabilir. Buna "birinci - en - iyi" deriz. Ve herkes daha iyi bir noktaya ulaşır. Ancak bazen en iyi çözüm olanaksızdır. "İkinci - en - iyi" çözüme gidilir. Yani kimseye zarar verilmez, ancak bazıları mutlu daha mutlu olur. Ama herkes en iyi durumda değildir.Öte yandan kötü çözümlerden de bahsedilebilir. En kötü çözüm herkesi rahatsız eden seçenektir. İkinci en kötü seçenek ise bazıları aynı kalırken, bazılarının daha mutsuz olmasıdır.Türkiye için en - iyi - çözüm, hiç savaş oluşmadan Saddamın düşmesiydi. Olmadı. Türkiye ABD ile savaşa girmeden destek verebilirdi. Ne de olsa savaştan kısa vadede ABD karlı çıkacaktı. Türkiye onu da net biçimde yapmadı. Yapamadı. Pazarlık yaptı, ama sonunda gereğini yerine getiremedi.Bir başka iyi çözüm de Türkiyenin çok önceden bu savaşta taraf olmayacağını ABDye ve dünya kamuoyuna açıklamasıydı. Bu durumda ABD, Türkiyeye buruk kalmayacak, "ne de olsa politik bir kararlılık içindeler" diyecekti. O da olmadı.Bir ülkenin duruşu çok önemlidir. Net bir tavır sergilerse, müttefiklerle ayrı pozisyonlara düşülse bile, güvenilir olma korunabilir. Ne yazık ki, Türkiye bu net tavrı sergileyemedi. Çünkü duruşu yoktu.Birinci en kötü seçenek Türkiyenin alenen ön cephede savaşmasıydı. Allaha şükür o olmadı. Olmaz da inşallah. Ancak ikinci en kötü seçenek oldu. Ne müttefiklerimiz olan ABD ve AB ülkelerine yaranabildik, ne de Iraka... hgunes@milliyet.com.tr Ne kitle imha silahları, ne de Saddam gibi bir diktatörün hükmetmesi ABDnin Iraka savaş açmasına neden olmadı. Olsaydı, Iraka gelinceye dek, ABD bir düzine başka ülkeye savaş açardı. Demokrasi arayışı da ABDnin hedeflerinin alt sıralarında. Çünkü bu savaş aslında bir hegemonyanın kanıtlanması savaşı. Üstelik Avrupaya ve Birleşmiş Milletlere rağmen göze alınabilmiş. Ve her savaş gibi gayet acımasız. Her geçen gün bir sürü masum sivil ölüyor.