Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dünyada kolay meslek yoktur. Her mesleğin kendine göre engelleri, zorlukları vardır. Ve elbette başarı çok çalışmayı gerektirir. Fakat bazı meslekler daha farklı zorluk ve riskleri içerir. Hekimlik, gazetecilik ve politikacılığı hep daha farklı görmüşümdür. Hekimin insan yaşamına doğrudan müdahale edebilmesi, gazetecinin haber için zaman zaman yüksek bedeller ödemesi, siyasetçinin ise yaptıklarından çok yapamadıklarıyla eleştirilmesi riski unutulmamalıdır. Üçü de hata kaldırmaz. Hepsinden öte, üçü de büyük fedakarlık ister. Bir yaşam tarzıdır. Hani derler ya; politikacının vakti bol, parası pul ve karısı da duldur, diye.
Açıkçası iktisatçılık da kolay değilmiş. Ama tabii her şeyin belirgin olduğu ABD’de böyle değil. Fed’in faizleri yüzde 0.5 düşürmesi beklenirken, yüzde 0.25 düşürmesi şaşırtıcı olurken, bu değişimler bizde dakikada oluyor. Belirsizliklerin belirginlerden fazla olduğu bizim gibi ülkelerde iktisatçılığın dayanılmaz bir ağırlığı oluyor.

İzlediğimiz programda ihracat son derece önemli. Ülkemizde ithalat verileri resmi olarak DİE tarafından, gayriresmi olarak da (gerçekleşen ayın hemen haftasında) TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) tarafından açıklanıyor. Bunlar zaman zaman farklılaşsa da, bu yüzde 3 - 5 sınırında kalıyor. Genellikle resmi verileri ele alıyoruz.
21 Şubat devalüasyonuyla ihracatın önemli ölçülerde artması bekleniyordu. Ancak önceleri tatminkar sonuçlar gelmedi. Özellikle marttaki yüzde 10 ve nisandaki yüzde 7’lik artışlar cesaret vermedi. Nitekim, TİM verilerine göre martta ihracat yüzde 1.4, nisanda ise yüzde 17 artmıştı. Yani martta ihracat yapan parasını nisanda getirmişti...
Mayıs verileri (gerek TİM, gerekse DİE) daha olumlu ve anlamlıydı. Yüzde 21’i aşan artış şubat devalüasyonunun etkilerini gösterebiliyordu. Haziran ayının yüzde 10’luk artışı ise her iki veri kaynağı tarafından doğrulanıyordu. Ancak tam bu sırada DİE tarafından açıklanan temmuz ayına ait yüzde 1.3’lük ihracat düşüşü (biz dahil) birçoğumuzu kaygılandırdı. Bu önemliydi, çünkü program suya düşebilirdi. Ekonominin kaptanı Derviş’in asıl amacı da ihracata dayalı büyüme elde etmekti.

Geçenlerde temmuz verisi düzeltilerek yüzde 8.5’lik bir artış açıklandı. (TİM verilerinde ise bu artış yüzde 17’yi buluyor) Ağustos ayı resmi verileri ise (yüzde 26’lık artış) bizi biraz şaşırtsa da, hayli sevindirdi. Temmuz verileriyle oluşan kaygılarımız dağılabildi. Ve ilk tahminlerimiz doğrulandı.
Eylül ve ekim aylarına ilişkin elimizde yalnızca resmi veriler var. TİM verilerine göre eylülde yüzde 13, ekimde yüzde 21’lik ihracat artışları oluşmuş. Bu rakamlar, yıl sonu itibariyle yüzde 15’lik bir ihracat artışının, (yani 31 milyar dolara ulaşan bir rakamın) 11 Eylül’ün dış piyasalarda yarattığı olumsuzluğa rağmen, sağlanabileceğini gösteriyor. Bu da açıkçası önemli bir başarı. Bardağı hep boş görmeyelim. Birçok olumsuzluğa rağmen ihracat iyi gidiyor. Ne yapalım? "Öngörülebilir kur" ve sıcak para lobisinden yakamızı kurtaramadık ki. Dedik ya, ekonomist olmanın dayanılmaz ağırlığı var.