Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gerçekten reel faizlerin inanılmaz düzeyde olduğu biliniyor. Faiz deyince aklımıza hem MBnin gecelik faizleri gelmeli hem de bono faizleri. Bono faizleri Hazinenin borçlanma maliyetini, gecelik faizler ise MBnin enflasyonu önleme aygıtını oluşturuyor. Gecelik faizler şu anda yüzde 22. Yani bileşik hesaba vurursak, MB yüzde 24.5 faiz ödüyor. Aylık enflasyonun yüzde 1in altına indiği bir yapıda aylık faizin yüzde 2 olması elbette çok yüksek. Yani MB çok sıkı bir para politikası uyguluyor. Buna rağmen yükseltebileceğini açıklaması ise biraz şaşırtıcı.Gelelim esas olarak beklentilerin belirlediği bono faizlerine. Bir süreden beri nominal bileşik faizler yüzde 26 düzeyinde seyrediyor. Oysa bononun faiz getirdiği süreçte enflasyon olsa olsa yüzde 8 olacak. Yani yüzde 17lik bir reel faiz söz konusu. Ve bu çok ciddi bir reel maliyet. Özellikle enflasyonun bu denli düştüğü bir yapıda bu reel faiz düzeyi sürdürülemez. İşte bakanların şikayet ettiği konu da bu.Demek ki, bazı şeyler ters gidiyor. Reel faizler üç etmenden yükselebilir. Birincisi, ortada güven yoktur. İstikrara ve enflasyonun düşeceğine dair güven olmayınca, reel faizler de yüksek olur. Yani riskler yüksektir. Piyasalar hükümete güven duymayınca da, IMF ile üç yıllık yeni bir stand - by ister. Hükümet üyeleri de bunu itiraf eder. İkinci konu, bankacılık kesimindeki yetersizliklerdir. Kamu bankalarındaki reform yavaşlamıştır. Özel bankacılık kesimi ise hala yapısal olarak yeterince kar üretecek potansiyele ulaşamamıştır. Olay açıktır. Bankacılık kesiminin ülkemizdeki boyutu (2003 rakamlarıyla) 249 katrilyon, yani 178 milyar dolardır. Oysa bu boyut Avrupada orta ölçekte bir banka demektir. Yine Türk bankacılık sisteminin yıllık operasyonel gideri ise 10.7 katrilyon, yani 7.7 milyar dolardır. Bu büyüklükte hiçbir banka bu denli yüksek maliyetle çalışmaz. Sektör bu koşullarda yeterince kar üretemeyince riskli alanlara kaymakta ve devlete abanmaktadır. Kısacası, Hazineden yüksek faiz talep etmektedir.Gelelim bir başka boyuta. Bono piyasasının yapısı faizlerin düşmesini engellemektedir. Mesela, bono piyasasının ortalama günlük işlem hacmi 800 milyon dolar kadardır. Oysa piyasada 85 milyar dolarlık iç borç vardır. (İç borcun tamamı ise 141 milyar dolardır) Yani borç stokunun sadece yüzde 1i ikinci piyasada işlem görmekte, böylesi bir sığ yapı da belli oyuncuların faizler üzerinde egemen olmasını sağlamaktadır.Bugün 10 milyar dolara yakın Hazine bonosu bulunduran banka bile vardır. Bunun yüzde birini satmaya kalksa, bono piyasası neredeyse çöker. Hazine borçlanmakta zorlanır. Hazinenin bonolarının önemli bir kesimi de iskontolu bonolar. Bunların da reel faizi yüksek olduğundan Hazinenin bunlardan kaçınması gerek. Ama nerede! Hazine yanlış yapıp MB de gereksiz açıklama yapınca, faizler bir türlü düşmüyor. Ekonomiyi IMFye havale eden politikacılara da şikayet etmek düşüyor. hgunes@milliyet.com.tr Dün Merkez Bankasından (MB) anlamsız bir açıklama geldi. Riskli durumlarda faizin yükseltilebileceğini bildiren MB anında hem kurun hem de faizin yükselmesine neden oldu. Oysa geçen hafta AKP hükümetinin iki bakanı birden reel faizlerden şikayet etmişti.