Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


2003 yılının bütçe parametreleri henüz kesinleşmiş değil. Ancak geçen hükümet bir bütçe hazırlığı yapmıştı. Şimdiki AKP hükümetinin ise önce geçici bir bütçe ile işleri yürütmesi, daha sonra da kesin bütçeyi hazırlaması bekleniyor.
Bununla beraber, iki konuyu unutmamamız gerekiyor. Birincisi, bütçe tasarılarının Maliye bürokrasisi tarafından hazırlanması gerçeği. Yani üç aşağı beş yukarı tasarının hazırlık aşamasında siyasilerin müdahalesinin sınırlı olması. (Tabii sonunda temel parametreler değişebilir. Nihayet ülkede uygulanacak politikalara elbette hükümetler karar verir.) İkincisi ise, şu anda tasarlanan politikalarda ciddi bir IMF denetimi bulunması. Dolayısıyla, bize kalırsa geçen hükümetin hazırladığı bütçe üç aşağı beş yukarı benzer parametrelerle tasarlanacaktır.
Geçen yılın bütçesinin en önemli özelliği borç faiz ödemelerinin büyük ölçüde bütçede yer almamasıydı. Malum bizim bütçe sistemimiz reeskont esasına dayanmaz. Yani borcun o güne tekabül eden faiz yükü hesap dışı tutulur. Mesela 2003 yılı vadeli borçlanma yapılırsa ödeme yükü mevcut bütçede yer almaz. Üstelik döviz cinsinden yapılan iç borçlanmada kur farkları da bütçede bulunmaz. Bu nedenle 2002 bütçesi uzun süre çok rahat görünüyordu.
2002 bütçesinde gelirlerin yüzde 45, giderlerin yüzde 24 artması öngörülüyordu. Giderlerdeki bu sınırlı artış da faiz ödemelerinde sadece yüzde 3.6’lık artış öngörülmesinden kaynaklanıyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Daha doğrusu hesap yapılırken çarşıda her şey doğru düzgündü de, sonra ortalık allak bullak oldu. Başbakan hastalandı. Hükümet sarsıldı ve eken seçim kararı alındı.
Ve şimdi gelindi, 2003’e. Bu yılın bütçesi tam tersi bir yapıda çatılacak görünüyor. Geçen hükümetin hazırladığı bütçede gelirlerin yüzde 35, giderlerin ise yüzde 45 artması öngörülüyor. Garip bir durum aslında. Enflasyon yüzde 20 olacaksa bu gider artışı elbette çok yüksek. Gider kalemlerine baktığımızda da personel harcamalarının yüzde 35 (yani enflasyondan bir hayli fazla), sosyal güvenlikte açığın yüzde 45 büyüdüğünü ve nihayet bütçede faiz ödemelerinin yüzde 55 oranında arttığını görüyoruz.
Elbette bu rakamlar pek iç açıcı değil. Gelinen noktada bütçe açığı yüzde 73 oranında büyüyor. Yani bir taraftan sıkı bütçe politikası uygulansa bile açık hala küçülmüyor. Yani izlenen politikanın başarılı olması için daha çok var.
İşte bu aşamada hükümet eğer gerçekten ipin ucunu gevşetirse, borç batağından kurtulmak zorlaşacaktır. Oysa bütçede revizyon yapılabilir. Mesela daha doğru bir borçlanma stratejisiyle bütçede ciddi bir tasarruf elde edilebilir. Keza personel harcamalarında. Rakamsal memur azalmasının yanı sıra zamların sınırlı tutulması, nihayet sosyal güvenlikteki sağlık hizmetinin devletin genel hizmetiyle birleştirilmesi ciddi tasarruflar sağlayabilir.
Bu arada Irak savaşı da bütçeyi çok olumsuz etkileyebilir. Savaş hem faiz yükünü artıracaktır, hem diğer kamu harcamalarını. Üstelik kamu gelirleri de düşecektir. Kısacası, umarız gelecek yıl bütçe performansı hayal kırıklıkları yaşatmaz.