Mayıs başında Devlet eski Bakanı Kemal Derviş erken seçimin ekonomiyi batırmayacağını, hatta belirsizlikleri ortadan kaldıracağını açıkladığında bu fikre katılmamıştık. Ancak o tarihten sonra koalisyonda uyum tümüyle ortadan kalktı. Ortaklar birbirine girdi. DSP bölündü. Ve nihayet erken seçim kararı alındı. Yani çok sular aktı.
Artık seçim ertelenemez. Aksi yönde çabalar ortalığı karıştırır. Kaldı ki karıştırdı bile. Şimdi hükümet kendi içinden düşürülmeye çalışıyor. Oysa bahane ne olursa olsun, gerçek neden baraj! İtiraz edenlerin tümü baraja takılacak gözüküyor. Ve ürküyor. Zaten iyiden iyiye eriyen milletvekili saygınlığı da büsbütün siliniyor. Açıkçası Türk demokrasisi için yüz karası bu durum ortaya çıkıyor!
Oysa ekonomik alana baktığımızda bir sürü sevindirici gelişme gözleniyor. Ama bunu yaşayamıyoruz. Hafta başı açıklanan ağustos ayı sanayi üretim endeksi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,3’lük artış gösteriyor. Bu da krizi aştığımızı, ya da aşmakta olduğumuzu açıklıyor. Hem de enflasyon düşerken.
Dün ise iki veri birden açıklandı. CNBC-e Bireysel Tüketim ile Perakende Satış Endekslerini açıkladı. Her iki endeks de son ay (geçen aya göre) yüzde 1 kadar düşüş göstermiş. Yani gerek firmaların satışlarda, gerekse tüketici başına harcamada azalışlar gözleniyor. Ancak bu iki nedenden kaynaklanıyor; birincisi mevsimsel olarak yaz ayları tüketim düşüyor. İkincisi de seçimin sonu görülmek isteniyor. Kaldı ki, düşüş de oldukça sınırlı.
İkinci küme veri ise DİE tarafından açıklandı. İkinci çeyrekte yüzde 12’yi aşan sanayi büyümesi milli geliri de yüzde 9’a yakın büyütmüş. Gerçekten bu performans tahminlerin çok ötesinde. Hele resmi tahminlerin! Nasıl yılın ilk çeyreğinde beklenen daralma olmadıysa, bu kez de müthiş bir toparlanma gözleniyor. Kısacası işler beklenenden iyi. Hem de olumsuz siyasi gelişmelere rağmen... Açıklamalarda dikkatimizi çeken bir başka nokta ise tarımda arzu edilen gelişmenin olmaması. Yüzde 2,3 ile tarım genel toparlanmaya kısıtlı katkıda bulunuyor. Bankacılık ise yüzde 10’a yakın daralmayla büyümeyi frenliyor. Yılın geri kalanında ise her çeyrekte yüzde 5-6 civarında büyüme bekleyebiliriz. Yani yıl sonunda büyüme yüzde 4-5 civarında gerçekleşecek görünüyor.
Kısacası; siyasette ne olursa olsun, endişeye gerek yok. Büyüme sağlıklı gelişiyor. Diğer hedeflerde de sorun yok. Cari işlemler dengede. Dolayısıyla bir döviz sorunu da yok. Kamu maliyesinde de dengeler hedeflenenden olumlu seyrediyor. Öte yandan enflasyon da, enflasyonist bekleyişler de düşüyor. Bunların hepsine sevinmeliyiz. Ancak siyasetteki gelişmeler sevincimizi kursağımızda bırakıyor. Gerçi şurası aşikar; siyasal istikrar sağlansa iyileşme çok daha hızlanacak.