Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Son zamanlarda kriz sonrası ekonominin tekrar canlanıp canlanmayacağı tartışılıyor? Bazıları ekonomide canlanma, yahut da kıpırtılar olduğu kanısında. Özellikle mart ayı itibariyle işlerin değiştiğini belirtiyorlar. Hatta ulaştırma şirketlerinin yurtdışından dönerken kamyon doldurmaya başladığını söylüyorlar. Yani ithalat artmaya başlamış...
Gerçekten iç tüketimde bazı kıpırtılar var mı? Yahut da bu kıpırtılar ne derece kalıcı? Açıkçası bunların hiçbiri kesinlik taşımıyor. Mart, hatta nisan verilerini görmeden karar vermenin erken olduğu görüşündeyiz. Çünkü elimizdeki mevcut resmi veriler büyüme konusunda pek iç açıcı değil.

Hangi toparlanma Nasıl olacak
Örneğin en son (yanda gösterilen) sanayi üretim endeksi yayımlandı. Çok önemli bir veri kaynağı elbette. Geçen yıl aylık sanayi üretimindeki değişimler bir önceki yılın aynı ayına göre hep daralma gösteriyordu. Ne yazık ki, bu trendin hala sürdüğü gözleniyor. Hem de daralma üzerine daralmayla. Geçen şubatta yüzde 4.9 küçülen sanayi, bu yıl bir yüzde 4.5 daha küçülmüş. Hiç iç açıcı bir gelişme değil tabii.
Yani üretim tarafından bakıldığında henüz işler düzelme göstermiyor. Ancak elimizde en son veri şubata ait. Zaten iddialar da mart ayı itibariyle kıprtıların başladığı yönünde. Demek ki, mart rakamları elimize geçinceye kadar erken bir yargıdan kaçınmalıyız. Bir başka nokta da verilerin üretime ait olması. Önce tüketim artmalı, varsa stoklar boşalmalı ki, üretim de artabilsin. Eğer tüketimde kıpırtı varsa, bu mutlaka daha sonra tüketime yansıyacaktır. Belki de gerçekten üretime yansımayan ancak tüketimde başlayan kıpırtılar var. Olabilir, ama abartmamalıyız.
Bir başka tartışma da, canlanmanın nasıl elde edileceği. Çünkü canlanmanın enflasyonla elde edilmemesi çok önemli. Gerçi büyüme iç taleple elde edilmeyecekse, nasıl elde edilecek, diye sorulabilir. Bu konuda üç seçenek görünüyor:
Birincisi; Merkez Bankası'nın sürekli faizleri indirmesi. Profesör Salih Neftçi gibi bazı ekonomistler bunun canlanma getirmeyeceği kanısında. Doğrudur, kısa vadede hemen canlanma gelmeyebilir. Ancak, uzun vadede yatırım maliyetleri düşeceğinden, yatırımlar canlanacaktır.
İkincisi, döviz kurunu yukarı doğru ittirme. Malum iç talep daralıp enflasyon düşünce, ihracat - öncü bir büyüme performansı elde edebilmek için kur da bir araç olarak kullanılabilir. Ancak bu konuda Merkez Bankası istekli görünmüyor.
Ve üçüncüsü, hemen hemen rahmetlik olan, fakat cenazesi yapılmadığı için öldüğü bilinmeyen, bankaların yeniden yapılandırılması. Bu konuda tartışmalar sürüyor. Sürdükçe de toparlanma gecikiyor. Neyse ki, bunun bir yararı oluyor. Ekonomi daraldıkça, enflasyon düşüyor. Oysa bu kesim hızla toparlansa belki büyümenin de sağlıklı bir mekanizması oluşturulabilir. Enflasyon düşse bile, canlanma da sağlanabilir.