Neyse cumartesi günü kendimize geldik. Benliğimize kavuştuk adeta. Afrika’nın fakir ülkesi Senegal’in futbol takımını Milli Takımımız yenince içimiz içimize sığmadı. Havalara uçtuk. "Kimi Avrupa Birliği’ne şimdi rahat gireriz" diye bağırdı, kimi de "İşte sana büyük Türkiye!" diye bağırdı. Artık AB’ye girmeye de gerek kalmadı. Nasıl olsa artık büyük ülkeyiz!
Oysa Arjantin kupaya veda ederken futbolcular da, halk da ağlıyordu: Kriz, ardından futbolda da hüsran. Ne kadar hüzünlü bir tabloydu o. Ekonomik krizler, siyasal umutsuzluklar ve dışarıdan kumandalı hale gelmiş ülkeler. Bu ülkelerin de bir teselliye ihtiyacı var. Zenginlerin olduğu gibi bizlerin de bir sevinci, bir övüncü olmalı. Kupada Arjantin bunu bulamadı, ama biz bulduk. "Oh be" dedik adeta.
Bu kupada en hoşuma giden taraf zenginlerin saltanatının sona ermesi oldu. Teker teker bavullarını alıp döndüler. Bir Almanya kaldı. Yıllar önce Latin Amerikalılar kupalarda ilk varlık gösterdiğinde şaşılmıştı. Şimdi de Afrika’dan ve Asya’dan güçlü takımlar geliyor. Demek ki, futbolda başarı için çok zengin olmak, çok büyük paralar ayırmak yetmeyebiliyor. Belki de bir teselli arayışı gerekiyor. Nitekim, Latin futbolu için de hep böyle denir.
Şimdi yarı finaldeyiz. Açıkçası bunu pek beklemiyorduk. Onun için de zor inanıyor, aşırı seviniyoruz. Mesela Brezilya bizim kadar sevinçli değil. Çünkü onlar zaten bir sürü başarı kazanmıştı. Kaldı ki, onlara göre bu beklenen bir sonuç...
Senegal’i abartmayalım. Zaten çok güçlü bir takım değildi. Sadec sürpriz sonuçlar almıştı. Bu nedenle karşımıza çıkması bizim için şans oldu. Gayet başarılıydık. Üstelik ilk 70 dakika santrforsuz (10 kişi) oynadığımız halde.
Japon maçında da başarılıydık. Ama takım dağınıktı. Kosta Rika maçında ise gereksiz yere zorlandık. O maçı çok rahat almalıydık. Olmadı. Yanlışlar birbirini izledi. Çin maçını ise unutmayalım: Brezilya Kosta Rika’yı farklı yenmeseydi, şu anda kupada yoktuk.
Çarşamba günü Brezilya ile oynayacağız. Zorlu bir rakip tabii. Oysa karşımıza Kore, hatta Almanya çıksaydı, daha avantajlı olacaktık. Ama Brezilya’yı yenersek, kupayı alma şansımız bir hayli yükselecek.
Pekiyi bu mümkün mü? Elbette. Önceki maçı anımsayalım: Brezilya bizden iyi oynadı, ama çok da üstün değildi. Hakem daha dikkatli olsaydı, belki de skor berabere olacaktı. Ve nihayet bizim takım o dönem oturmamıştı. Senegal maçında ise kolektif bir stil sergilediler.
Zafer için iki önemli şart var: Biri inanmak. İkincisi de yılmamak, çaba göstermek. Geçen maç ilk golü biz atmıştık. Bu kez tersi olabilir. Ama yılmamalıyız. "Türk Milli Takımı Brezilya’yı yenemez" diye düşünmek yanlıştır.
Bundan sonra ne olur, bilemiyoruz. İnşallah büsbütün çıldırırız! Ama bu kadarı bile bize ilaç gibi geldi. "Oh be" dedik. Hele biz ekonomistler! Sağ olun çocuklar... Çarşamba günü Allah size kolaylık versin.