Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mamafih, Türkiye diplomasi tarihinin belki en sıkı tam saha presini uygulamayı sürdürüyor. 2003 içinde müzakere tarihi almak için adeta didiniyor. TürkiyeÔnin bu müthiş performansı gerçekten övülmeye değer. Tabii ABnin takındığı dirençli tavır da yerilmeye! Çünkü yıllardır AB ülkeleri tam üyeliği adeta bir manivela gibi çok kullandılar. Şimdi kaytarmaları ise tam bir etik sorun.Ancak, bu kaytarmanın nedenlerini de iyi belirlemek gerekiyor. Görüldüğü kadarıyla Türkiyenin tam üye olmasına temel engel Almanyadan kaynaklanıyor. Oysa Almanyayı tarih içinde kendimize en yakın Batılı ülke sanırdık. Özellikle Danimarka ve Hollanda gibi bazı kuzey ülkeleri de buna katılıyor.Bu ülkelerin bazı ortak özellikleri, kaygıları var;Birincisi, bu ülkeler ABnin en gelişmiş ülkeleri. İspanya ve Portekiz de ABye katılırken pek sıcak bakmamışlardı. Çünkü genişleme politikasıyla yeni üye ülkeler ciddi mali yardımlar gerektiriyor. Bu da diğer ülkelerin bütçelerini zorluyor. Üstelik, Türkiye kişi başına gelir bakımından en fakir aday ülke. Bununla beraber, Gümrük Birliği dolayısıyla yapılması gereken mali yardımlar hala insan hakları bahaneleriyle bekletiliyor.İkincisi, Almanya, nüfusu ve ekonomisi bakımından ABnin patronu konumunda. Avrupa Parlamentosunda nüfus esas olduğundan, Türkiye ciddi bir sayıyla temsil hakkı bulacak. Bu da arzu edilmeyen bir durum. Ancak ABde güçlü olan Parlamento değil. En azından şimdilik. Başbakanların katıldığı zirve daha kritik bir role sahip.Üçüncüsü, bu ülkelerde önemli boyutta Türk kökenli nüfus bulunuyor. Nüfus artışı da daha yüksek. Giderek de seçme ve seçilme hakkını kazanıyorlar. Tam üyeliğin hemen sağlanmasıyla hepsi seçme (ve seçilme!) hakkına kavuşacak. Ve bu TürkiyeÔyi çok etkin bir konuma ulaştıracak.Nihayet, birçok Avrupa ülkesi Türkiyeyi diğer adaylardan ayırıyor. İtiraf etmeliyiz ki, bu fark Türk halkının Müslüman oluşundan kaynaklanıyor. Ancak AB uygarlıklar çatışması, yerine uzlaşma arıyorsa fırsat ortadadır. Nijeryadaki kanlı olaylardan sonra, önceki gün Londrada Türk kızının dünya güzeli seçilmesiyle bu uzlaşma arayışı gerçekleştirilemez.Bu arada İngiltere Dışişleri Bakanının aniden Türkiye ziyareti çok anlamlı. İngiltere dış politikada önemli özellikleri olan bir ülkedir. Diplomaside çok usta olmasının yanı sıra, Avrupanın en sadık ABD yanlısı ülkesidir. Ayrıca, giderek AB içinde (Fransa ve Almanyadan sonra) üçüncü bir güç olarak belirmektedir.Türkiye AB için pres yapadursun, ABD de Türkiyeye olası Irak operasyonunda eşgüdüm için tam saha pres yapıyor. Ancak ABD diğer taraftan da (özellikle Almanyaya) Türkiyenin ABye alınması konusunda baskı uyguluyor. Açıkçası hem ABDnin, hem de Türkiyenin baskıları gayet etkili olduğu gözleniyor. Ancak Irak operasyonu olmasaydı, acaba ABD Türkiyeye bu desteği verir miydi, bilemeyiz. Fakat bir de Kıbrıs çözüm rayına oturursa, 2003 yılı için bir müzakere randevusu alınabilir. Kolay değil tabii. Ama neden olmasın? hgunes@milliyet.com.tr Kopenhag zirvesine üç gün kaldı. Ancak Türkiyeyi ilgilendiren karar açıklandı bile: "Tarihe tarih". Hatta daha da temkinlisi; 2004e dek izleyelim, 2005te müzakereye başlayalım. O arada ne olacaksa?!