Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İnsan yaşamı ya kaleme benzer, ya da silgiye. İz bırakan işler yaptığımızda yaşamımız kaleme benzer. İzleri silmeye çalıştığımızda silgi oluruz. Kalem değerlidir. Hediye olarak verilir. Hatta hatıra olarak saklanır. Kalemle eser bırakılır. Ve kalemler hep yaşar.
Silgiler ise farklıdır. Silgi hep birilerini, izleri, eserleri silmeye çalışır. Değerli silgi olmaz. Silgi hediye verilemez. Her kullanıldığında hem birini yok eder, hem kendini. İşte kalemle, silgi arasındaki fark budur.
Silgi sildikçe biter, kalem ise yazdıkça kalıcılaşır.
Yaşam kısa. 2002 yılını da geride bırakıyoruz. Birçok yaşadığımız, hafızamızın doğal işleyiş sürecinde silinip gidecek. Bazıları ise yer edecek. Anılaşacak. Kimi anı gülümsetecek, kimi de hüzünlendirecek. Zaman geçtikçe bu duygular da azalacak. Çünkü zaman her şeyi değiştirebiliyor.
Silmek kolaydır. Sildiğiniz anılar, kişiler, hatta fikirler bir hafıza boşaltmasıdır. Bir tepkidir. Ancak yapılan aslında ne somuttur, ne de soyut. Yokluğun soyutu, somutu olur mu? Fikir başka beyinlerde bir biçimde yaşar. Kişiler ya sağdır, ya da mutlaka bir ara yaşamıştır. Anılar ise mutlaka depreşirler. Kısacası, silinen pek bir şey yoktur, kendinden başka.
Yazmak ise zordur. Çünkü yapıcı, yaratıcı olan yazmaktır. Yazmak öyle bir şeydir ki, tarihte kalmayı sağlar. Çevremizde birçok insan silmekle meşgul. Kimi de yazmaya çalışıyor. Kimi de yazarken sildiğinin farkında değil. Tabii silmeye çalışırken yazıyı keskinleştirenler de olmuyor değil.
Ama düşünüyorum da, yazarken silmek mümkün mü? Herhalde değil. Daha doğrusu buna karar vermek hayli zor.
İnsan beyninin doğal bir silme süreci olduğuna göre, insanın da diğer taraftan yazmaya çalışması çok hoş bir eylem. Doğal da. Nihayet yaşam da soyut bir kavram. Ya varsınız, ya yoksunuz. Ama bir anlamda da sanal. Bir varsınız, bir yoksunuz. Arada sadece bir zaman dilimi var. Ve o zamanda hızla bir görünüm değişikliği gözleniyor. Arada çekilen fotoğraflara bakıldıkça geçen zaman fark ediliyor. Ya da uzun süredir görmediğiniz bir yakınınızdaki değişiklik fark edildiğinde.
Ancak insan beyninin doğal silme sürecine rağmen, ayrıca silme işlemi ne kadar kötü. Sanki katliam gibi bir şey.
Kalemin yaratıcılığına gelince. Kimi kalem şaheser yaratıyor. Kimi ise aceleci. Karga burga, okunaksız yazılarla okuyanın (ya da yaşayanın) suratını buruşturuyor. Yani her kalem de aynı yazmıyor. Kimi ise bir yazıyor, beğenmiyor. Tekrar özenle yazıyor. Sonra da bakıp bakıp keyifleniyor.
Silgi sildikçe biter, kalem ise yazdıkça kalıcılaşır.
Bu söz kime ait diye sorarsanız? Şimdi hayatta değil. Zincirlikuyu’da istirahat ediyor. Bir gün yolda eski bir arkadaşını görmüş. Arkadaşı "ne o vefasız, sildin bizi galiba" deyince, "silgi sildikçe tükenir, biter. Ben silgiye döndüm" demiş. Çok dokunaklı bulmuştum. Şimdi o arkadaşı da istirahata kavuşmuş olabilir.
Yaşam kısa. Hoş görü ve kalemin hikayesi mutluluğun anahtarı olsa gerek.