Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Gelir dağılımı konusunun ülkemizde az bilinen uzmanlarından Deniz Gökçe'dir. Gökçe Amerika'da öğrenim yıllarında bu konu ile yakından ilgilenmiş, ancak daha sonra ilgisini para piyasalarına yöneltmiştir. Bir süre önce Gökçe Akşam gazetesinde iki yazı yazarak; önce, gelir dağılımının çarpıklaştığına dair iddiaların bilimsel temelden yoksun olduğunu belirtmiş, ikinci yazısında da, DİE'nin son araştırmasına atıfta bulunarak, gelir dağılımının kriz sonrası daha adil hale geldiğini aktarmıştı.
Malum ekonomik krizler işsizliğin artmasına neden olur. Öte yandan, artan enflasyona karşın ücretlerin nominal bazda sabit, ya da düşük kalması, erozyona uğramasına neden olur ve çalışan kesimin refahı düşer. Böylece kamuoyunda, krizle beraber gelir dağılımının büyük ölçüde bozulduğu yargısı egemen olmuştur.
Ancak bu yargı her zaman geçerli olmayabiliyor. Mesela bazen kriz özellikle üst kesime darbe vurabiliyor. Örneğin mavi yakalı (sanayi emekçileri) yerine beyaz yakalılar (orta düzey yöneticiler veya ücretliler) daha çok işsiz kalabiliyor. Bu durumda gelir dağılımı daha adil bir yapı gösterebiliyor. Çünkü tartıştığımız konu refah düzeyi değil, dağılım. Kısacası bir karşılaştırma yapıyoruz.
Öte yandan, krizlerde ekonominin daraldığı unutulmamalı. Üst gelir gruplarındaki gelir azalması yaşam standardını çok etkilemese bile, alt gelir gruplarında gelirin çok küçük miktarda azalması bile ciddi sıkıntılar yaratabiliyor. Bir örnek vermek gerekirse, aylık geliri 10 milyar olan bir kişinin bu gelirinde yüzde 10'luk bir azalış, gelirin 9 milyara düşmesine neden olur. Geliri 350 milyon olan birinin yüzde 4'lük bir kayba uğraması durumunda aylık geliri 336 milyona düşer. İlk durumda gelir farkı 29 kattır. İkinci durumda ise 26.8 kattır. Kısacası, yoksul kesimin toplam gelirden aldığı pay artarken, sıkıntısı artabiliyor.
İkincisi, bu bir gelir dağılımı araştırması. Toplumdaki toplam adaletsizliği elbette göstermiyor. Çünkü gelirin yanı sıra, servetin de sağladığı olanaklar var. Kabul etmeliyiz ki, krizde mali servetler inanılmaz ölçülerde büyüdü. Mesela Hazine bonosuna sahip olanlar servetlerini birkaç kat artırabildi, adaletsizlik daha da keskinleşti.

1973198719942002
En alt % 203.54.04.95.3
İkinci % 208.07.08.69.8
Üçüncü % 2012.513.012.614.0
Dördüncü % 2019.521.019.020.8
Beşinci % 2056.555.054.950.1
Gini katsayısı0.510.500.490.44

Gerçi mali servetlerden elde edilen gelir bu araştırmanın içine dahil edilmiş. Ama servetin bizzat kendisinin büyümesi elbette bu hesaplamanın dışında kalmış.
Dikkatimi çeken konu; en fakir ve ikinci en fakir yüzde 20'nin son otuz yıldır milli gelirden aldığı payın sürekli yükselmesi. Yine en zengin yüzde 20'nin milli gelirden aldığı pay da sürekli azalıyor. Bu ilk bakışta çarpıklığın da azaldığını gösterse de, gerçek o denli basit değil. Konuyu sürdüreceğiz.