Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ihracatçıların olduğu bir toplantıda, henüz bir krizde olunmadığını, ancak bazı gelişmelerin bir krizi işaret ettiğini söylemiş. Kurdan rahatsız olan ihracatçılar da tabii çok sevinmişler. Tıpkı Sanayi Bakanı Ali Coşkun'un bir süre önce TOBB'da Merkez Bankası'nı hedef alan konuşması gibi.
Öncelikle şu iki gerçeği belirtmekte yarar var. Birincisi, AKP'li politikacıların her gittikleri toplantıda izleyenlerin hoşuna gitmesi için konuşma yapmaktan artık vazgeçmeleri gerekiyor. İkincisi de şu kur takıntısından bir an önce kurtulsalar iyi olur.
Pekiyi, gerçekten Türk ekonomisi bir kriz ortamına kayıyor mu? Bize kalırsa; hayır.
Türk ekonomisi 1999 yılında kriz özellikleri göstermeye başlayınca, 2000 yılında bir program uygulanmaya başladı. Ancak başarısız kalındı. Ekonomide yapısal sorunlar hallolmadığından bir süre sonra kriz patladı.
Krizler genellikle durgun ekonomilerde, yahut da aşırı ısınmış ve sürdürülemez konjonktürlerde oluşur. Türk ekonomisi şu anda bir durgunluk içinde değil. Aksine bir miktar ısınma gözleniyor. Gerçi bu da sorun değil. Çünkü ısınma sınırlı düzeyde kalıyor.
Krizlerin bir başka nedeni de cari işlemler açığı. Cari işlemler açığı çok büyüdüğünde finansmanı sorun olabiliyor. Dün açıklanan ocak - nisan cari işlemler açığı 2.9 milyar dolardı. Bu yıl cari işlemler açığının 7 milyar doları bulacağı, belki de aşacağı anlaşılıyor. Genellikle cari açıklar milli gelirin yüzde 5'ini geçtiğinde sorun yaratır. Oysa bu yıl oluşacak açık milli gelirin yüzde 3 - 4'ünü bulmuyor. Demek ki ciddi bir sorun yok. Üstelik ülkede döviz rezerv sorunu da yok. Hem rezervler yeterli, hem de dalgalı kur sisteminde rezervlere ihtiyaç olmuyor.
Krizlerin bir nedeni de finansal sistemdeki kırılganlıklar veya zafiyetler. Oysa son krizden bu yana gerek kamu, gerekse özel bankaların tümünde ciddi bir restorasyon süreci yaşandı. Bankacılıktaki riskler büyük ölçüde yok edildi. Kısacası, burada da bir sorun yok.
Krizler zaman zaman borç sorunu ile beraber de ortaya çıkabiliyor. Borcun vadesi kısalıyor, ya da faiz yükü çok yükselince, borç servisi yapılamıyor. Oysa bizde kamu borcunun milli gelir içinde payı küçülüyor. Borcun bir kısmı dövize endeksli olduğundan kur düşük kalınca, borç dinamikleri olumlu yöne hareket ediyor. TL bonolarda reel faizler hala yüksek olsa da, bunun normal düzeylere gelmesi zaman alacaktır.
Genellikle enflasyon bir kriz göstergesi sayılmaz. Gerçi birdenbire bir hiperenflasyon yaşansa, ekonomide büyük sarsıntılar olabilir. Ancak bu yıl enflasyonda da bir yükselme beklentisi bulunmuyor. Bir miktar bütçe dengelerinden gevşeme gözlenebilir. Ama onun da etkileri şimdiden abartılmamalı.
Nereden bakarsak bakalım, cari işlemler açığı hariç, ekonomide önemli bir sorun gözlenmiyor. Bu nedenle AKP'li bakanların zaman zaman verdiği gereksiz demeçler aynı zamanda kendilerini de yıpratıyor. Çünkü bilmem farkındalar mı; AKP muhalefette değil, iktidarda! İşler kötüye giderse sorumluları da kendileri olacak.