Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ancak o tarihte AKPnin tek başına iktidar olabileceğini düşünemiyorduk. Koalisyonların süreceğini sanıyorduk. Tabii seçim kararı alınıp, seçim yaklaştıkça AKPnin tek başına iktidara geleceği gözüktü. Bu belki de krizin en önemli siyasal sonucuydu. Toplum mevcut siyaset kadrosunu tasfiye ediyordu. Artık siyasetçiler krizle beraber şunu öğrendiler: Ekonomiyi kötü yönetmek kısa vadede sonuç verse de, eğer krize neden olursa tasfiye edilmelerine yol açıyor. Popülizm Rus ruleti gibi, bir gün patlıyor ve sahibini öldürüyor.Krizde vatandaşlar da bir kavramı doğru öğrendiler. Riskle getiri arasında bir ilişki var. Kriz çıktığında sağlamda olmak isteyenler, işler iyi giderse getiri de alamamış oluyorlar. Yani ne kadar ekmek, o kadar köfte. Gerçi sağlamcılar kriz sonrası artıyor ama sonra sanki riskler tümüyle kalkmış gibi davranılıyor. Bu da öğrenemediğimiz.Krizde vatandaşların ya da çalışanların öğrendiği bir başka konu da ücret kadar, iş güvencesinin önemi. Krizde çok kimse işinden oldu. Sağlam kuruluşlarda çalışanlar ise daha az işini kaybetti. Bunun önemi anlaşıldı. Üstelik çok yüksek ücret alanlar uzun süre işsiz kalırken, bazı kurumların neden aşırı yüksek ücret verdiği de anlaşıldı: Güvensizlik ve aşırı risklerle elde edilen aşırı karlar!Kamu kesiminde bir dizi reform yapıldı. Popülizmin zararları ortaya çıktı. Mali disiplin sağlandı. Borçlanmaya ve kaynaksız harcamaya son verildi. Bunlar iyi de, kamu, alması gereken tüm önlemleri aldı mı? Elbette hayır. Hem de tüm Dünya Bankası baskılarına rağmen. Yönetişim, kamudaki personelin rasyonel bir boyuta ve niteliğe ulaştırılması, ciddi bir vergi reformu, tarım reformu, sosyal güvenlik reformu, karar almada rasyonelleşme, hesap verme veya sorunluluk, şeffaflık v.b konular boşta kaldı.Gelelim özel kesime. Krizden özel kesim ne ders aldı? Amaç, karar alma süreçleri, güdülendirme, risk anlayışı, verimlilik, rekabet ve liderlik konularında Türk özel sektöründe krizden bu yana ciddi hangi değişim oldu? Kar konusu bir amaç olarak belirginleşti. İşadamlarının çoğu kar etmediği bir alandan çıkmayı artık öğrendi.Karar alma süreçlerinde kurumsallaşma konusunda ise çok önemli gelişmeler olmadı. Eski tas, eski hamam. İşler hala merkezi biçimde sürdürülüyor.Güdülendirme konusunda hala ücretin yanı sıra prim ve jestiyon sistemi yaygınlaşamıyor. Borsaya açık kaç şirkette genel müdürün hisse edinme olanağı (share option) var?İstatistikler özel kesimde verimlilik artışı olduğunu gösteriyor. Ancak bu sermaye, teknoloji, hammadde ve enerji konularında değil. Büyük ölçüde emek verimliliği olarak kendini gösteriyor.Kriz sonrası rekabet gücümüz arttı mı? Çok az. Oysa bunun için insana ve teknolojiye yatırım yapmak gerekiyor. Bunu ise doğru dürüst yapamıyoruz. Kriz atlatılalı üç buçuk yıl oldu. Ama geriye bakıyoruz da, acaba ders almamız için daha krizler mi gerekiyor? hgunes@milliyet.com.tr 30 Mayıs 2002 tarihinde Türkiyede IBM firmasının üst düzey yöneticileriyle iki günlük bir toplantıyla krizi ve sonrasını değerlendirmiştik. Bu toplantıda erken seçimi tartışmış ve sonbaharda bir seçim olası olursa AKPnin karlı çıkacağını, ancak bu gecikirse, koalisyonu oluşturan partilerin durumunun düzelebileğini öngörmüştük. Kısmen haklı çıktık.