Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sayın Güneş,Yazılarınızı takip ediyorum. Ancak bir değer yargısına varmadan "nce detaylı araştırma yapılıp, bilgilenmenin yararına inananlardanım... Ben de haftalık, aylık yazılar yazıyorum. Belki g"zünüzden kaçmıştır diye size ekte Finans Dünyası'nda yayımlanan üç yazımı yoluyorum.Bu yazıları ve ekindeki tabloları da incelerseniz, 2000 yılında kurun fazla değerli olmadığını, "demeler dengesindeki bozulmanın petrol ve ürünleri fiyat artışlarından kaynaklandığını, açık pozisyonların bugünkü düzeyinden daha aşağılarda bulunduğunu g"rürsünüz.Kasım krizi kriz miydi diye sorarsanız, cevabı evet krizdi ancak atlatılan bir krizdi. Tahribatı, Asya ve "zellikle Rusya krizlerinin Türk ekonomisine yaptığından çok daha alt düzeydeydi ve fakat iki ay gibi bir sürede bir iki tanesi hariç dengeler yerine oturtuldu. Asya ve Rusya krizleri sonrası dengelerin oluşması çok daha fazla zaman aldı. Kasım krizi iyi bir şekilde y"netildi ve atlatıldı. Nedenleri ise sizin yazdığınız kadar basit değildi.™zellikle, kurun program "ncesi ayarlanması gerektiğine hiç katılmıyorum. Bunu detaylı bir şekilde ekteki dokümanlarda açıkladım. Programa başlamadan hemen "nce, Kasım ve Aralık 1999'da kurda sepet bazında nominal % 11 ayarlama yaptık. IMF'nin hesabı ile TL 1998 sonunda % 10 daha az değerli idi. Onu hesaba kattık. Ballasa - Samuelson hipotezini dikkate aldık. Ve birim başına işgücü verimliliğinin 2000 yılında arttığını g"zledik. Bütün bunları dikkate almadan kur değerlendi yargısını kabul etmek zor. Gazi Erçel Merkez Bankası'nın mevcut başkanı Serdengeçti de geçenlerde bir mektup yollamış, polemik olmasın diye yayımlayamamıştım. Yakında onu da yayımlayacağım.Erçel gerçekten haklı mı? D"viz kuru ve cari işlemlerde olağanüstü sorunlar yok muydu? Bankaların sorunları nelerdi?1) Geçen programın başında (kasım ve aralık aylarında) giydirilmiş devalüasyonla, ani (once - and - for - all) devalüasyon arasında bekleyişleri etkilemesi bakımından büyük fark vardı. Ne yazık ki, giydirilmiş devalüasyon uygulanarak hata yapıldı. Reel olarak da pek avantaj sağlanamadı. Oysa IMF bir düzeltme ile başlamayı "nermiş, MB reddemişti.2) Program başlarken 1999 yılının daralması dikkate alınmadı. Büyüme ile çok ciddi bir cari açık oluşabileceği hesaplanamadı. Sıkı maliye politikalarıyla faizlerdeki düşüş kontrol edilemedi. Büyüme çok hızlı patladı. İthalat fren tutmadı.3) Paritedeki ters gelişim ve petrol fiyatları gerçekten talihsiz dışsal gelişmelerdi. Buna katılmamak mümkün değil. Ancak 10 milyar dolarlık cari açığa bunların katkısı 2 milyar doları geçmez.4) İşgücü verimliliği ihracatın tek maliyet fakt"rü emekse geçerlidir. Oysa bir sürü maliyet etmeni bulunuyor. šstelik iç fiyat dengeleri artık geçersiz. Rakip ülkelerin kurlarını da hesaba katmak gerekiyor.5) Rusya krizinin ekonomiyi çok olumsuz etkilediğine kuşku yok. Ancak bankalar açık pozisyonlarını elbette kur taahhüdü ile artırdılar. Bu da denetlenmedi.™zetle, kasım krizi iyi y"netildiyse ve kurda hiçbir sorun yoksa şubat krizi neden oluştu? Demek ki, sorun "sadece" kurda değil, tasarımda, uygulamada ve yanlış y"netilen kasım krizindedir. Ancak demokratik ülkelerde sorumluluk siyasal erkte olması gerekirken, sadece Erçel ve Demiralp istifa etti. O yazımda yetkililer ve "sorumlular"ı ayırarak yazmıştım. Sorumlular hiç alınmadılar. Yetkili Erçel ise hayli alındı. Ben de buna üzülmedim diyemem.. hursit@marun.edu.tr 15 şubatta yayımlanan "Krizden "nce hangi çanlar çalmıştı" başlıklı makaleme Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel bir mektupla tepki verdi. Aynen aktarıyorum.