Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Dalgalı kur sistemine dayalı program başladığından bu yana, Merkez Bankası (MB) enflasyon hedeflemesine geçeceğini belirtiyor. Parasal hedefleme ile kura dayalı istikrar programının denendiğini, elde bir tek enflasyon hedeflemesinin kaldığını savunan MB, aradan üç yıl geçmesine rağmen, bir türlü bu politikaya geçemiyor. Üstü kapalı biçimde bu politikayı sürdürse de, enflasyon hedeflemesinin özü kamuya açık olması.
Enflasyon hedeflemesi (EF) basit anlatımıyla; para otoritesinin düzenli biçimde enflasyon hedeflerini açıklaması ve beklentilerini aşağıya doğru biçimlendirmeye çalışması. Tabii enflasyonun temel etmeni eğer beklentilerse. Bunu yaparken hem çok ciddi bir saygılığa sahip olması gerekiyor, hem de maliye politikasında çok sıkı bir disiplinin izlenmesi. Özetle, kolay iş değil EF. Genellikle düşük enflasyonlu ve gelişmiş ekonomilerde başarılı oluyor. Bir süre önce IMF tarafından bir araştırma yayımlandı. Laurence Ball ve Niamh Sheridan tarafından ele alınan bu çalışmada EF'nin başarısı sorgulanıyordu. 1990'lı yıllarda 20 sanayileşmiş ülkenin 7'si (Avustralya, Kanada, Finlandiya, Yeni Zelanda, İspanya, İsveç ve İngiltere) bu politikayı sınarken, 13 ülke ise (Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, İrlanda, İtalya, Japonya, Hollanda, Norveç, Portekiz, İsviçre ve ABD) bu politikaya yanaşmamıştı. Gerçi daha sonra İsviçre ve Norveç de EF'yi uygulamaya başladı.
EF'nin en önemli tarafı kamuya yapılan açıklama. Hangi sıklıkla ve hangi süre için bu açıklamaların yapılacağı da önemli. Gelişmekte olan veya enflasyonu yüksek olan ülkelerde EF'nin başarısının hayli sınırlı kaldığı biliniyor. Buna rağmen EF uygulandığında iki grup ekonomi arasında zamanla buluşma (convergence) etkisi yarattığını savunanlar da var. İlginçtir; farklı ekonomik istikrar programları uygulayıp, bir türlü sonuç elde edemeyen ülkeler EF'ye geçtiklerinde, ilk kez uygulayanlara göre daha başarılı oluyorlarmış. Ancak bunun nedenini doğru algılamak gerek. Olasılıkla para otoriteleri son umut diye EF'ye sarılıyorlar. Bu nedenle EF en olumsuz dönemle karşılaştırılıyor. EF'nin, enflasyonun yanı sıra büyümeye ve faiz oranlarına olumlu etkisi belirtilir. Oysa araştırmacılar bu savların pek güçlü olmadığını savunuyor. Çünkü EF'ye geçen ülkelerde büyüme genellikle yükselse bile, ülkeden ülkeye sonuçlar çok değişiyor.
Faizlere gelince. Malum kısa vadeli faizleri para politikası, uzun vadeli faizleri ise enflasyon beklentileri belirliyor. Oysa araştırmacılar OECD ülkelerinin bono faizlerine baktıklarında ilişkisiz oranlar görmüşler. Hatta EF uygulamayan ülkelerin faizleri aksine daha düşükmüş. Bu ülkelerde kısa vadeli faizlerin oynaklığının da daha az olduğu görülmüş. Kısacası, araştırmacılar EF'nin temel şartları olan MB'nin bağımsızlığı ve kamuoyu açıklamalarının pek bir yararı olmadığı kanısına varmışlar.
Ama bu şartların zararının da olmadığı aşikar! Üstelik EF uygulayıp çok başarılı sonuçlar alan ülkeler de az değil. Şimdi düşünüyoruz da; acaba bizde MB bu araştırmayı duydu ya da okudu da, ondan mı açık bir EF'den kaytarmaya karar verdi? Umarız öyle değildir.