Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge Özellikle Ankara'nın içinin boşaltılması, Atatürk'ün vasiyetinin ihlal edilmesi yahut bir kamu kuruluşunun İstanbul'a taşınmasındaki mahzurlar sayılıyor. Ancak konunun bir de ekonomik boyutu var. Hemen her özel bankanın genel müdürlüğü artık İstanbul'da. Bu da İstanbul'un, dünyanın olmasa da, Türkiye'nin finansal merkezi olmasından kaynaklanıyor. Geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan, başta Merkez Bankası olmak üzere kamu bankalarının merkezlerinin İstanbul'a taşınacağını açıkladı. Kamu bankalarının İstanbul'a taşınması pek tepki çekmese de (Halkbank ve Vakıfbank zaten özelleştirme kapsamında) Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması kamuoyunda bir hayli tepki çekti. Tepkiler daha çok siyasal eksende odaklanıyor. Gerçi Ziraat Bankası'nın kamusal görevleri, özellikle tarım destekleme kredilerindeki Hazine'nin aracısı olması sürecek. Bu sorumluluk nedeniyle Ankara'da kalması daha uygun olabilir. Fakat Ankara'da kalınca da bankalar üzerinde siyasal baskı oluşuyor. Nitekim, İş Bankası gibi, aslında özel olan, fakat kamuoyunda devletin sanılan, bir banka da İstanbul'a taşındıktan sonra çehresi ve algılanması çok değişti. Yani İstanbul'a taşınmanın ekonomik yararları oluyor.Buna rağmen Merkez Bankası'nın (MB) durumu çok farklı. Çünkü bu banka para politikasının uygulayıcısı. Bu anlamda, yani diğer ekonomik politikalarla eşgüdümün sürekliliği için Ankara'da kalması uygun olur. Aksi takdirde, yani uzakta kalırsa kopukluklar çıkabilir. Öte yandan MB, Hazine'nin kasasıdır. Toplanan vergiler ya da harcanacak para, MB nezdinde kamu mevduatında tutulur. Bu nedenle Hazine Ankara'da, MB de İstanbul'da olursa bu ilişkide kopukluklar doğabilir. Nihayet MB aynı zamanda bankaların da bankasıdır. Yani para piyasalarının kalbidir. Bu anlamda İstanbul'a taşınmasının türlü yararları bulunmaktadır.. İstanbul farkı MB'nin İstanbul'a taşınmasına karşı çıkanların bir kısmı dünyadaki örneklere dikkat çekiyor. Malum, ABD'de finans merkezi New York olmasına rağmen ABD Merkez Bankası FED Washington'da. Fakat Alman Merkez Bankası Bundesbank ise Frankfurt'ta. Yani başkentte değil. Kısacası, MB klasik biçimde bankaların bankası olacaksa İstanbul'da, hükümetle eşgüdüm içinde para politikası uygulayacaksa Ankara'da olması gerekiyor.Ancak buna kim karar verecek? Merkez Bankası'nın isminin başındaki "Türkiye Cumhuriyet" sözcüğünün sonunda "i" harfinin olmaması bir devlet kuruluşu olmadığını gösteriyor. Ama bu MB'nin tam bağımsız olduğunu göstermiyor. MB hükümete karşı sorumluluk taşıyor. Örneğin enflasyon hedefi tutmayınca hükümete mektup yolluyor. Kısacası MB'nin özerkliği sadece politikaları uygularken. Kaldı ki, onları bile hükümet belirliyor. Ancak Başbakan MB'nin nerede olacağına dair yetkinin kendisinde bulunduğunu sanıyor. Oysa 1211 sayılı MB yasasının 2'nci maddesi merkezin Ankara olduğunu belirtiyor. Yani yasa değişmeden bu olanaklı değil. Bütün bunlar İstanbul'u bir finans merkezi yapmak için yapılıyorsa ne gaflet. Çünkü bunun için daha o denli iş var ki... hgunes@milliyet.com.tr Dünyadaki örnekler