Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önceki gün The Economist dergisinin başlığında "Geleneksel kiliselerin durumu zor, fakat Hıristiyanlık düzde" başlıklı yazıyı görünce merak ettim; acaba bizde durum ne? Batı Avrupa’da kilisiye gitme oranı yüzde 20, Doğu Avrupa’da ise yüzde 14’müş. Kısacası, komünizm dinsel bağlılığı bayağı törpülemiş. Ancak ilginçtir, kapitalizmin yuvasında bu oran yüzde 47! Düşünüyorum da Amerikalılar AB’ye müracaat etse yobazlıktan dolayı reddedilebilirler!
Acaba bizde cumaya gitme oranı ne? İslamın da, imanın da şartları belli. İmanı ölçmek pek mümkün olmasa da, İslamın şartları belli. O zaman ne kadar Müslümanız, sorusu kolaylıkla sorulabilir. Gerçi, kişiyi yargılayacak olan güç belli. Bu nedenle bir yargılama girişimi yanlış olur.
Türkiye’de nüfusun yüzde 99’u Müslüman deyip geçiyoruz, ama sürekli camiye (özellikle cumaları) giden kaç kişi? Kırda ve kentte ne kadar? Bölgelere göre bu değişiyor mu? Oruç tutma oranını vb. gerçekten merak ediyoruz.
Bu amaçla www.diyanet.gov.tr sitesine girdik. Net sayılar bekliyorduk. Daha çok İslamın gerekleri ve kurum bilgilerini bulabildik. Üstelik diğer dinler, ya da mezhepler hakkında hiç bilgi yoktu.
Ancak her yıl hacca gidenlerin sayıları vardı. 1970’li yıllarda MSP iktidarıyla sayı hemen artmış. Yılda 25 bin yerine, 100 bini aşan gidişler başlamış. Sonra ekonomide bozulma düşüşlere neden olmuş. 1987 - 1989 arası yeniden artış gösterse de 1974 - 1977 dönemine yaklaşılamamış bile. 1990’lı yıllarda yılda ortalama 60 bin kişi hacca gitmiş. Ta ki, 2001 yılının 106 bin sayısına dek.
Umreye giden sayısı ise çok az. 1980’li yıllarda 15 - 20 bin kişi gidiyormuş. Ama şimdilerde bir - iki bini bulmuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 302 trilyon bütçesi var. Bu rakam elbette alınan yardımlar hariç. Yani üç aşağı, beş yukarı 200 milyon dolar kadar gelir var.
Diyanet’e bağlı 76 bin personel var. Bunun 75 bini taşrada. 60 bini camilerde imam - hatip, on bine yakını da müezzin - kayyımlık yapıyor. Toplam personelin yüzde 2’si ilkokul, yüzde 70’i ise orta dereceli okullardan (olasılıkla da imam - hatip liselerinden) mezun. Sadece yüzde 27’si yükseköğrenim görmüş. Bu personelin görev yaptığı cami sayısı 64 bin. 11 bini ise camilerde kadrosuz eleman çalışıyor.
75 bin cami sayısı üzerinden şu hesap yapılabilir; Türkiye’nin nüfusu hemen hemen 70 milyon. Bunun 0 - 18 yaş arası yüzde 44’ü ve 65 yaş üstü (yaşlılıktan camiye gidemeyen) yüzde 4’ünü atarsak, ortaya 36 milyon nüfus kalır. Bunun özürlü olan yüzde 10’u ayıklanırsa, eder 33 milyon. Şimdi bu hesaptan kadınlar da düşülürse (çünkü camiye genellikle erkekler gider) sayı azami 16 milyon eder! Camiye gitmeyen Alevi ve gayrimüslim vatandaşlarımızı hesaptan düşmesek bile, böylece cami başına 500 Müslüman düşer. Üstelik bu da cumadan cumaya geçerli. Demek ki, Türkiye’de cami fazlası var!
İngiltere’de Hıristiyanlık iyi durumda, kiliseler zorda denilmesi pek anlaşılır değil. Çünkü çoğunun ciddi gelirleri var. Bizde ise cami sayısı fazla, ama yetmediği söyleniyor. Oysa bu camilerin koşulları yetersiz. Öte yandan, İslami şartları sürekli yerine getirenlerin sayısı da belli değil.