Gerek ekonomik, gerekse siyasal gelişmelerden ciddi biçimde tedirginiz, kaygılıyız. Siyasal alanda iktidar ürkek ve tutarsız bir tutum sergiliyor. Muhalefet ise asli görevini yapmaktan çok, noksanlığını duyduğu kredibiliteyi kısa yoldan kazanmaya çalışıyor. Hatta çoğu zaman ortalıklarda görünmemeye çalışıyor.
Ancak konumuz ekonomi. AKP iktidara geldiğinde çelişkili ve tutarsız açıklamalar izlenmişti. Zamanla bu açıklamalar piyasalardaki güveni sarsmıştı. Güvenin sarsılması önemli, çünkü nominal faizler yükseliyor ve bu da tüm ekonomik dengeleri olumsuz etkiliyor.
Ancak açıklamalardan kötüsü yanlış politikaların sürmesi. AKP iktidara ilk geldiğinde tutarsız ve çelişkili açıklamalar popülizm marazının süreceği izlenimi veriyordu. "Böyle giderseler", diyorduk içimizden "bir süre sonra ekonomik veriler ciddi biçimde sapmaya başlayabilir". Ancak ekonomik göstergelerin bazıları alarm vermeye başladı bile.
Önce faizlerden başlayalım. Faizler çok yüksek düzeyde. Şu anda bonolarda nominal bileşik faizler yüzde 57 - 59 bantında. Yıl sonu enflasyonun hedefinin yüzde 20’de olduğunu göz önüne alırsak, reel faizin yüzde 30’u aştığı, yani fahiş düzeye ulaştığı daha iyi anlaşılır. Açıkçası, Hazine’nin uzun süre bu reel faize dayanabileceğini düşünmek saflık olur. İkincisi, enflasyon konusunda ocak verileri iyimserliği bir yana bırakıp daha gerçekçi olmamız gerektiğine işaret ediyor. TEFE rakamı öylesine yüksek geldi ki, yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 20’nin tutması konusunda kaygılar ciddi biçimde arttı. Hele hele Irak savaşının gölgesinde petrol fiyatları almış başını gitmişken yüzde 20 nasıl yakalanacak, bilmek hayli zor.
Geçen yıl ocak ayında TEFE yüzde 4.2 idi. Bu yıl ise yüzde 5.6 oldu. Yani en azından durum geçen yıla göre daha iyi değil. Tabii şu da söylenebilir; geçen yıl ocak ayında yüzde 5.3 artan tüketici fiyatları bu yıl yüzde 2.6 arttı. Yani enflasyonun düştüğü de söylenebilir. Ancak TEFE’deki hızlanma zamanla TÜFE’ye de yansıyacaktır. Bu yansımanın uzun sürmemesi isteniyorsa, kamu harcamalarının ciddi biçimde frenlenmesi, talebin kısılması gerekir. Bunun da bir savaş ortamında çok kolay olmadığı açık.
CNBC Tüketici Güven Endeksi bu ay inanılmaz bir düşüş gösterdi. Bu, endeksin yayımlanmaya başladığından bu yana, en yüksek değişimdi. Demek ki, iç piyasalarda da beklenti gayet olumsuz. Tüketici beklenti eğilimi seçim öncesi 74.83’tü. Seçim sonrası 113.9, sonraki ay da 115.8 oldu. Şimdi 90.9’a düşmüş... Tüketim eğilimi endeksi de benzer bir trend içinde. Seçim öncesi 120.6 olan endeks değeri, daha sonraki aylar 113.3 ve 149.5 olmuş. Yani aralıkta rekor düzeye ulaşmış. Ancak şimdi o da iniş göstererek 122.9 düzeyine gelmiş.
Son olarak önceki gün yıl sonu kamu maliyesi rakamları açıklandı. Bunlar da kaygı veriyor. Aralık ayında faiz - dışı bütçenin ilk kez açık vermesi çok olumsuz. Faiz - dışı fazla yıl sonu itibariyle IMF hedefinden 2 puan sapmış görünüyor. Bunun bir kısmı milli gelirdeki öngörülemeyen büyümeden kaynaklansa da, sapma çok büyük.
Özetle, ekonomik veriler AKP’ye ciddi uyarılar veriyor. Ama tabii kimine sivrisinek saz, kimine de davul zurna az. Hayırlı bayramlar dileriz.