Paldır küldür bir seçime gidiyoruz! Ne Avrupa Birliği’ne uyum için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirebildik, ne de önümüzdeki seçimleri daha demokratik hale getirebildik. Seçim Yasası yine aynı yapıda. Siyasi Partiler Yasası’nın kılına dokunulmadı. Medya ise AB konusunda son fırsatın heba edilmesine haklı olarak isyan ediyor.
Önceki gece Başbakan Ecevit CNN - Türk’te seçime neden gittiğimizi anlayamadığını belirtiyordu. Biz de onun anlayamamasını anlayamadık. Bu denli deneyimli bir liderin işlerin bu denli sarpa sarmasına nasıl izin verdiğini gerçekten hiç anlayamıyoruz.
Hükümetin saygınlık kaybının uygulanan programın başarısını engelleyeceğini sürekli yazdık. Sonunda haklı da çıktık. İş şimdi sürdürülemez halde. Faiz ve döviz aşırı ölçülerde yükselmiş bulunuyor. Üstelik, malum halk deyimimiz de akla geliyor: "Zorla güzellik olmaz." Aylardır, MHP’nin programı engellemeye çalıştığını gözlüyoruz. Tıpkı AB’ye uyum yasaları konusundaki ayak sürüdükleri gibi. "Karşı değiliz ama"... diyerek bir bahaneyle hep engel çıkarıyorlar.
Erken seçim olasılığı halkın siyasal eğiliminin parlamentonun siyasal dağılımından "oldukça" farklılaştığında belirir. Bu durum sürdürülemezse seçim zorunludur. Ancak şu anda bizi kaygılandıran durum bu değil. Aksine saygınlık yitiren bu hükümeti ikame edecek bir başka gücün bulunmayışı. Seçimden kaygılanmamızın nedeni burada yatıyor. Her seçimin sonu üç aşağı, beş yukarı bellidir. Sürprizler olsa bile tablo tahmin edilir. Şimdi nasıl bir tablo çıkacağını hiç kimse tahmin edemiyor. Kaldı ki, seçimin favori partileri seçime ilk defa giriyor.
Seçim sonrası ülkenin gündemindeki iki konunun önemini koruyacağı görünüyor; AB ve ekonomik program. Ortaya çıkabilecek Meclis aritmetiği her iki konuda da istikrarlı bir hükümeti sınırlayabilir. İşin en endişe veren yanı da burası. MHP, AKP ve DYP ekonomik programın düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Aslına bakarsanız MHP elinden gelse programı tümden çöpe atacak. Kısacası, seçim sonrası programın nasıl uygulanacağı belli değil. Belki de bu nedenle Derviş daha geniş bir seçim ittifakı peşinde.
AB konusuna gelince.. MHP’nin Meclis oylarına ihtiyaç duyan her iktidar bilmeli ki, MHP AB’ye katılımı engelleyecektir. Huylu huyundan vazgeçmez. Nitekim, MHP lideri Devlet Bahçeli seçim sonrası kriterler konusunda Türkiye’nin özel koşullarının AB ile daha iyi müzakere edilebileceğini belirtmiş. Yani imzalara uyulmayacağı işaretini şimdiden vermiş! AKP ve DYP’nin son haftalarda izlediği tavır da güvenilemeyecek olduklarını gösteriyor. Kısacası, seçim sonrası AB konusunda pek bir ışık görünmüyor. Kaldı ki, pek zaman da kalmadı.
İşte ülkemizin gittiği yön. Artık buna "dur!" denmesi gerekiyor. Bunu da kim diyecek gerçekten merak ediyoruz.