Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


1990’lı yıllar Türkiye için şanslı yıllar olmadı. Özal’a tepkimizi daha iyi değil, daha kötü siyasi tercihlerle sürdürdük. Hem siyaset, hem de ekonomi zarar gördü. Nitelik de düştü.
Şimdi dövünüyoruz. Daha iyisini istiyoruz. Hatta yıllardır bir çıkış arayışı içinde debelenip duruyoruz. "İdeolojiler bitti" dediğimizden iş kalıyor maharete. Yani yönetenin yeteneğine. Tabii iş maharete kalınca, her türlüsü de siyasette egemen oluyor. Ve büsbütün sinirleniyoruz.
Halk tabiri ile bir medet arayışı içindeyiz. "Biri çıksa bütün bunları düzeltse" diyoruz. Oysa aramamız gereken çıkışın "kiminle" olacağı değil, "nasıl" olacağı. Önce ne yapmak istediğimizi ortaya koymalıyız. Sonra bunun etrafında kenetlenmeliyiz. Siyaseti de bu ilke ve doğrultular üzerine yapmalıyız. Kaldı ki, bu kenetlenme yeni bir lideri de içinden doğuracaktır.

Doğrudur; siyaset giderek niteliksizleşiyor. Ama aramamız gereken aktörlerin niteliğinden çok, ülkenin çıkışı. Hem bu kargaşadan çıkışın yolunu bulmamız gerekiyor, hem de ülkenin daha büyük refaha kavuşmasının hedeflerini. Yani hem kısa vadeli, hem de uzun vadeli stratejilere ihtiyacımız var.
Ortalık toz duman. Elbette burada aktörlerin işi çok zor. Ancak çıkışın birinci gereği iletişim ve karşılıklı anlayış. Çünkü uzlaşmadan çözüm oluşmaz. Bunu başlatanlar, cesaret ve kararlılık gösterenler ise seçkinleşeceklerdir. Ancak yanılınmamalı. Godot’yu beklemeyelim diyoruz ama bunun yerine panacea da gerekmiyor. Yani kurtarıcı yerine, sihirli formül de aranmamalı. Bütün çıkışlar meşakkat ister. Kolay ve çabuk bir reçete yoktur. Doğrultusu belli olan tüm uzun soluklu çabalar sonunda başarı ile taçlanır. Yani önce doğrultumuzu belirlemeliyiz.

Medya ve toplumun belleği doğrultu ve çözümlerden arındırıldıkça, lider arayışı da siyasetin ana ekseni haline geliyor. Kuşkusuz siyasette lider çok önemli. Ancak şu anda aradığımız ülkenin acil ihtiyaçlarına karşılık verebilecek bir siyasal inisiyatif. Bu inisiyatifin gündeminin başında da Avrupa Birliği konusu yer almalı. Avrupa Birliği’nin uzlaştığı ilkeleri derhal ve savsaklamadan gerçekleştirmeliyiz. Bu ülkemizin uygarlaşma projesinin ta kendisidir. Ayrıntılardan kaçınmalı, duygusallıklardan da arınmalıyız.
İkincisi, ekonomik krizin aşılması ve istikrarlı ve yüksek büyüme sağlayan bir ekonomi yaratılması gerekiyor. Şu aşamada bunu uluslararası kuruluşların gözetiminde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Başka çaremiz de yok. Ama itinayla doğru politikaları sürdürmemiz gerekiyor.
Ülkemizde toplumsal uçurum çok derinleşti. Ciddi bir fakirlik oluştu. Kriz de buna büyük etkide bulundu. Sosyal politikalarla fakirliği azaltmanın, güçsüzlere, özürlülere yardımın mekanizmalarını oluşturmalıyız.
İşte çıkışın bir yolu. "Önce ben" demeyenler bir araya gelecek, sonra en fazla "sen" denilen lider olacak. Ama daha önce bir araya gelmenin amacı belirlenmeli.