Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Endonezya gibi, Arjantin gibi birçok ülkedeki mali krizin ardında yolsuzlukların, hukuk ihlallerinin ve ekonomide siyasi müdahalelerin bulunduğu yargısı vardır. IMF de bu görüşü paylaşır. Hatta o ülkelerde değişimleri zorlar. Gerçekten de gelişmekte olan çoğu ülkede yolsuzluklar yaygındır. Bizde de TESEV’in yolsuzluk araştırması bunu ortaya çıkarmıştır.
İki hafta önce Çukurova Holding’e ait Pamukbank’a el konulur konulmaz ABD Hazinesi’nin beyni John Taylor bu işlemi destekleyen bir açıklamada bulunmuştu. Bu açıklama, kararın alınmasında IMF’nin (dolayısıyla ABD Hazinesi’nin) etkisini açığa çıkarmıştı. Ve bir yolsuzluk daha temizlenmişti. Ancak sık sık yolsuzluk ve hukuksuzluktan dem vuran ABD’nin şimdi kendi içinde yolsuzluklar patlıyor. Hem de peş peşe. Ve ne boyutlarda!
İlk önce Enron. Ve en son da WorldCom. Amerika’nın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan WorldCom’da 3.8 milyar dolarlık, yani neredeyse Türkiye’nin milli gelirinin yüzde 2’si kadar bir yolsuzluk ortaya çıktı. Hatta tahminlere göre 1 milyar dolarlık daha yolsuzluğun açığa çıkması gayet olası. WorldCom’da geçen yıl 1.4 milyar dolarlık ve bu yılın ilk çeyreğinde 130 milyon dolarlık kar açıklanmıştı. Bunların düzmece olduğu ortaya çıktı. Meğer çok büyük zarar varmış. Tıpkı Enron olayında olduğu gibi, burada da denetim şirketi Andersen düzelmecelere göz yummuş. Yani, polisler hırsızlarla işbirliği içinde olmuş... Bu da işin can sıkan tarafı.
1999 ortasında 60 dolar olan hisse artık hiçbir değer ifade etmiyor. WorldCom’un kurucusu Bernie Ebbers borsada düşen hisse senetlerini desteklemek için şirketten 400 milyon dolar çekmiş. Ve tabii paralar da buhar olmuş. Günlerdir WorldCom hisseleri borsada dip yapıyor. WorldCom’un ardından Rank Xerox elektronik şirketinin de benzer bir işlem yaptığı ortaya çıkınca tüm dünya piyasaları etkilendi. Artık Amerika’da tüketici güveni de, yatırım eğilimi büyük darbe yemiş durumda. İstatistikler bile bunu gösteriyor. Başkan Bush sık sık konuyla ilgili demeçler veriyor. Hem ortalığı yatıştırmaya çalışıyor, hem de işin peşinin bırakılmayacağına güvence veriyor.
Ancak işin daha ilginci bu olayın ardında siyasi boyutlar da beliriyor. Çünkü Enron’un ardından muhasebe standartlarının sıkılaştırılması ve denetimin düzenlenmesi için senatoda başlatılan yasal değişiklikler çabası siyasal etkilerle engellendi. Ne dersiniz, ABD’de ekonomiye siyasi müdahale hiç mi yok acaba?
Oysa siyaset ekonomiye saygılı olmalı. Bu istem kuşkusuz çok doğru. Yani ekonominin kendine göre işleyiş kuralları var ve çok müdahale edilmemeli... Pekiyi, siyasete ne denli müdahale edilmeli? Belli çıkar grupları sürekli ve güçlü biçimde siyasete egemen olursa, toplumun diğer kesimlerine saygısızlık etmiş olmaz mı? Nihayet demokrasi tüm bireylerin eşit biçimde siyasete katılmalarını gerektirmez mi? Aslına bakarsanız son yirmi yılın en önemli sıkıntılarından biri de bu. Ara dönemlerde kendilerini siyasal sürecin dışında hisseden toplumsal kesimler sandıkta oylarını egemen kesimlerin aksi yönde kullanarak tepki gösteriyorlar.
Pamukbank zararda bir bankaydı. Muhasebe numaralarıyla kar gösteriliyordu. WorldCom da aynı işi yapmış. Pekiyi ABD dünyadaki ticari itibarını hiç yitirdi mi? Yahut da bazı Maliye bakanları bunu yeren açıklama yaptılar mı? Hayır. Neden acaba?