Piyasaların tadı kaçmış görünüyor. Bir yandan kur yükselirken, diğer yandan da faiz yükseliyor. Döviz kurunun yükselmesi, faizin yükselmesi kadar önemli bir sorun değil. Çünkü döviz kuru yükseldiğinde dış dengeyi olumlu yönde etkiliyor. Tabii aynı zamanda dış borcun TL karşılığı yükseliyor ve enflasyonist beklentiler olumsuz yöne gidebiliyor. Kısacası, kurun yükselmesinin hem olumlu, hem de olumsuz tarafları var. Oysa faizin yükselmesinin hiçbir olumlu tarafı yok. Dolayısıyla piyasaların havasındaki bu son gelişme tatsız.
Bunun bazı nedenleri var. Birincisi, yaz boyunca gerek vatandaşların yoğun döviz bozmaları, gerek bankaların pozisyon açmaları, gerekse sıcak paranın girişi nedeniyle tatlı bir hava oluşmuştu. Bu havanın ekonomik temelleri de vardı tabii. Bir yandan, kamu maliyesinde sıkı bir disiplin gözleniyordu, diğer yandan enflasyonist beklentiler aşağıya doğru hızla hareket ediyordu. Üstelik bu gelişme büyümeyi de olumsuz etkilemiyordu. Aksine, özellikle yılın ikinci yarısında, iç talebin canlanmasıyla büyüme hızlanıyordu.
Ancak bu arada iki önemli olumsuz gelişme gözleniyordu. Biri bankacılık alanındaki olumsuz gelişmeler, diğeri de giderek büyüyen cari açıklar. Yabancıların en dikkat ettiği konulardan biri de bu cari açıklar. Geçen gün cari işlemler açığının ocak - ağustos döneminde 4.1 milyar dolar olduğu açıklandı. Geçen yılın aynı döneminde bu açık 840 milyon dolardı. Kısacası, artış çok yüksek. Yabancılar da haliyle ürküyor, döviz satın alıyor.
Gerçi bizim beklentimiz 4.9 milyar dolar kadardı. İhracattaki olağanüstü performans bizi de yanılttı. Ancak Merkez Bankası'nın bu süreçte aldığı 10 milyar dolar bu açığa eklenince, 15 milyar doları bulan, ciddi bir döviz talebi ortaya çıkmış oluyor.
Ancak bu arada unutulmaması gereken bir siyasi, bir de ekonomik gelişme yaşandı. Bunlardan ekonomik olanı; İmar Bankası'nın kamuya getirdiği ek yük. Dünya dolandırıcılık tarihinin en büyük olayı gözleniyor. Failleri ise hala ortada yok. Gelen yük ise kamu borcunun yüzde 3'ünden fazla; 6 milyar dolar. Böylesi bir yük bir yılda yaratılan faiz - dışı fazlanın da neredeyse yarısı kadar! Olacak iş değil.
Öte yandan, Türkiye Irak'a asker göndermeye niyetleniyordu. Böylece hem ABD'den ciddi bir kredi alacaktı, hem de PKK/KADEK'i Kuzey Irak'ta denetleyecekti. Fakat Irak'tan Türk askerine ciddi tepki gelince olay soğudu. ABD'nin de Türkiye'ye ihtiyacı ortadan kalktı. Bu gelişmelerin piyasaları olumsuz etkilemesi de doğal.
Ancak yine de piyasaları uyaralım; şu andaki dövizdeki hareketliliğin temel nedeni Merkez Bankası'nın faizleri çok hızlı düşürmesi ve yıl sonunun gelmiş olması nedeniyle pozisyonların kapatılması. Olumsuz göstergeler, olsa bile, abartılmamalı. Nitekim uzun vadeli Türk euro - bondları bulunduğu yerde tutunmaya devam ediyor.