Seçim sonrasında uygulanacak politikaların büyük önemi var. Halen uygulanan istikrar programı temel olarak sıkı para ve maliye politikasına dayanıyor. Talebi frenliyor, enflasyon da düşüyor. Dalgalı kur sistemi de dış denge sorununu gideriyor.
Ancak bu denklemin bir hassas noktası var; o da büyüme. Unutmayalım; uygulanan program büyüme değil, bir istikrar programı. Büyümenin ise zamanla, ekonomik istikrarla, faizlerin düşmesiyle gerçekleşmesi bekleniyor. Yani istikrara kadar daralma ve fedakarlık var. Ve bu fedakarlık yoksul kesimden bekleniyor.
Hemen büyümeyi hedeflemeyen bu programın tek alternatifi enflasyonda daha yavaş mesafe alınması. Yani vidaların biraz gevşetilmesi. Böylece fedakarlığın azalması mümkün. Ancak enflasyonist ortamların sağladığı bu ferahlığın geçici olduğunu, daralmaların tekrarlandığını biliyoruz.
Enflasyon, bekleyişlerden kaynaklanıyorsa kesin politikalar daha az fedakarlık gerektiriyor. Ve enflasyonu yenmek kolaylaşıyor. Bizde durum aynen böyle. Yani uygulamaların gevşetilme olanağı yok.
Şunu da belirtelim; temel olarak krizin en kötü noktası atlatılsa da iki noktada kırılganlık sürüyor. Birincisi, bu politikanın sosyal dengeleri çok zorlamaması için ihracat hızlanmalı. Sadece iç talebin dizginlenmesiyle program sürdürülemez. Sürgit bir daralma sosyal tepkiler yaratacaktır. İhracat performansı ise pek parlak gitmiyor. İkincisi, yüklü iç borç sorunu. Siyasal belirsizlikler nedeniyle reel faizlerin çok yükselmesi sorunu büyütüyor.
Bu ara yayımlanan seçim anketlerinin ortak noktaları var. Birincisi, AKP önde geliyor. Hatta rakipleri bile bunu kabul ediyor. İkinci parti ise CHP. CHP zamanla arayı kapatmak, hatta tek başına iktidar olmayı hedefliyor. DYP ve MHP’nin ise baraj sorunu var. Diğerleri ise sorunsuz!
İş çevreleri AKP ve MHP’li hükümet opsiyonlarından kaygılı. Ekonomik programın sürdürülebileceği kanısında değiller. Gerçekten MHP mevcut koalisyonda çok sıkıntı verdi. MHP’nin ne ciddi bir alternatifi, ne de bu yönde bir arzusu var. Popülist ve belirsizler. AKP’ye gelince. Onlar da ciddi bir kadrodan yoksun. Aylar önce açıkladıkları program ise gayet belirsiz.
Bu ara iş çevrelerinin en yakın tercihi CHP. İşe bakın büyük sermaye emeğin partisi CHP’ye destek veriyor! Derviş’li CHP tek başına iktidara gelirse sorun kalmayacak. Ancak şu anda bu gözükmüyor. Koalisyon daha olası. Bu MHP ile olmaz. Ama DYP de (Osman Ulagay’ın yazdığı gibi) Derviş’i veto etti.
Hatay’da anladık ki, CHP seçim stratejisini ekonomik istikrar ve gelişmeye odaklamış. AKP ise krizlerin sosyal tepkisini topluyor. Ancak AKP konusunda iş çevrelerinin rahatlaması gerekiyor. AKP’nin ciddi bir takım oluşturması, çözüm önerilerini kamuoyuna aktarması gerekiyor.
Kim gelirse gelsin, program alternatifi bulunmuyor. Kısacası, sandıkta neyin değil, kimin uygulayacağına oy atacağız.