Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Son yıllarda işadamlarımız belli sanatçıların eserlerine yatırım yapıyor. Bu iki bakımdan sevindirici. Hem sanatçılar para kazanma olanağı buluyor, hem de işadamları kültüre önem vermeyi öğreniyor.
En çok da resme itibar ediliyor. Resim almanın birkaç yöntemi var. Bunlardan en yaygın olanı sergiler. Eğer sergi karma ise, hele şöhretli katılımcılar yer alıyorsa, fiyatlar kolaylıkla yükselebiliyor. Ancak eğer sergi tek bir sanatçıya aitse, fiyatlar makul düzeylerde kalıyor. Öte yandan, resim tüccarlarından (ki bunların çoğu aynı zamanda galeri sahibi oluyor) resim almak daha pahalı olabiliyor. Çünkü bu kişiler sanatçıların yapıtlarına önceden ödeme yaptıklarından stok taşıma maliyetini haliyle müşteriye yansıtıyorlar. Bu durumda, en makul yöntem sanatçının doğrudan atölyesine gitmek görünse de, genellikle sanatçının tüm eserleri galeriler tarafından kapatılmış oluyor.

Sanatın kârı
Sanat yapıtları zamanla sanatçı şöhretlenirse çok önemli bir yatırım alanı olabiliyor. Öte yandan ekonomik konjonktürün olumlu yöne gitmesi de buna katkıda bulunuyor. Bundan altı ay önce NBER tarafından bu konuda bir araştırma yayımlandı. (Orley Ashenfelter ve Kathryn Graddy: Sanat Mezatları) Bu araştırmanın iki temel paradigması bulunuyor. Biri, sanatın doğru bir yatırım olup olmadığı; ikincisi de mezat sisteminin nasıl çalıştığı.
Mezatta oluşan fiyatlarla oluşması gereken fiyatların farkı araştırmada inceleniyor. Özellikle Sotheby's ve Christie's gibi kuruluşların rezerv fiyatlar denilen açık artırmanın tabanını oluşturan fiyatların belirlenmesindeki tutumu araştırılıyor.
Araştırmacılar sanatsal yapıtların getirisini çeşitli etmenlere bağlıyor. Bunlardan biri yatırımın süresi. Ancak bu konuda net bir sonuca ulaşılamıyor. 15 ülkeyi kapsayan bu araştırma, bu tür yatırımlarda yılda yüzde 1 ile 4.9'luk bir reel getiri sağlanabildiğini gösteriyor. Oysa mezatla yapılan satışlarda gerek hırsızlık, gerekse yangın nedeniyle ciddi riskler oluşabiliyor. Üstelik toplam maliyetin yüzde 25'ine ulaşan işlem maliyetleri oluşuyor. Yani bu getiri bile kesin değil.

Uzmanların katkısı
Öte yandan, araştırmacılar mezatı üstlenen kişilerin fiyatların belirlemesinde son derece uzman olduklarını belirtiyor. Zaman zaman fiyat aşırılıkları oluştuğunda uzmanlar tarafından bunun düzeltilebildiğini ifade ediyor. Gerçi araştırmacılar, aynı uzmanların çağdaş sanatta ve/veya aşırı boyutlardaki resimlerde bir hayli yanılabildiğini de itiraf ediyorlar. (Birincisinde, aşırı yüksek fiyatlar oluşurken, ikincisinde ise aksi oluşuyor.)
Sanat tüccarları, sanat eserinin boyutu ile fiyatı arasında ekonomistlerin ciddi bir ilişki bulduğunu ifade ediyor. Bu nedenle uzmanlar, büyük eserler yerine ekonomik olanakların elverdiği en iyi eserin satın alınmasını salık veriyor. Mezatlarda çağdaş eserlerin düşük fiyatlı eserlerden bile yüzde 5 daha düşük fiyata gittiği de gözlenen bir başka gerçek. Nihayet, gizli tutulan rezerv fiyatlar, mezatta satılacak fiyatın en iyi olasılıkla yüzde 70 - 80'ini oluşturuyor. Yani kar marjları rahatlıkla yüzde 25 - 30'u aşıyor.
Ülkemizde sanata yatırım bir yandan sürse de, bu süreç eldeki parmak sayısı kadar sanatçıya yarıyor. Üstelik ne bizim işadamlarımız yurtdışında belli sanatçıların eserlerine yatırım yapıyor, ne de bizim sanatçıların çeşitli eserlerine yabancılar rağbet ediyor.