Aslında siyasetten çok hoşlanırız. Onun içine doğduk. İçinde büyüdük. Mesai de verdik. Üstelik bizde siyaset biraz da alkolle yapılır. Rakı sofralarında siyaset tasarlanır. Sözler verilir, sözler alınır. Ve açıkçası işin bu alaturka tarafı da ayrı bir keyiftir.Siyaset mesleğinde kurtların dansı o rakılı sofralarda gözlenir. "Benden sana banko 200 oy" gibi koca sözler o sofralarda verilir. Sonra sofranın faturası aday tarafından karşılanır. Kimi sözünde durur, kimi de belki alkolün verdiği yiğitliği kongre sandığında unutuverir. Unutanlarla bir daha kesinlikle ittifaka girilmez. Diğerleri ise ertesi kongre diyetini alır. Bu siyasetin raconudur. Artık siyasette az rakılı bir döneme giriyoruz. Çünkü AKP güçlü bir ses olarak önümüzdeki dönem parlamentoda yer alacak görünüyor.Ülkemizde alkol giderek daha fazla tüketiliyor. Ancak alkolün zararlarını (trafik kazaları dışında) henüz pek tartışmıyoruz. Çünkü gelişmiş ülkelerin aksine alkole dayalı sorunlar bizde hâlâ sınırlı. Oysa Batıda öyle değil. Alkolün yarattığı sorunlar çok fazla ve bu bilim adamlarının ilgisini çekiyor.Geçen ay ABDnin yarı - resmi araştırma kuruluşu NBER tarafından bir araştırma yayımlandı: "Üniversite öğrencilerinin içme yoğunluğu üzerinde fiyat ve politikaların farklı etkileri" (araştırmacılar:Jenny Williams, Frank Chaloupka ve Henry Wechsler) Sonuçta bilinen kural onaylanıyor; içki pahalılaşırsa tüketim azaltır. Araştırmacıların üçü de Harvard Toplum Sağlığı Okulu mensubu. Her yıl 130 üniversite üzerinden ve 23 bine yakın öğrenciye ulaşmışlar. 2 doları aşan her içkinin fiyatına gelen 1 dolarlık bir zam, tüketimin yüzde 33 oranında azalmasına neden oluyormuş. Böylece sarhoş olup etrafa zarar veren öğrenci sayısı azaldığı gibi, daha ilerideki yaşlarda akşamcı veya alkolik olma eğilimi de azalıyormuş.Araştırmacılar okul içinde içki yasağının da etkilerini araştırmışlar. Yasaklar az içenlerin yüzde 26sının içmemesine neden oluyormuş, ama ciddi içenlere hiç etki yapmıyormuş. Onlar bir yolunu bulup yine kafayı çekiyorlarmış. Şimdi gelelim sarhoşluk oranlarına... Bir Mecliste 5ten az içki içene keyifçi, daha fazla içene de ağır içici (ayyaş) diyelim. Buna göre öğrencilerin yüzde 32si sofu, yüzde 37si keyifçi, yüzde 31i ise ayyaş sayılıyor. Ama içip içip de sarhoş olmayanları keyifçi sayarsak, keyifçiler yüzde 47ye çıkıyor, ayyaşlar ise yüzde 21e düşüyor.Bunlar Amerikanın verileri. Elbette bizde içki içme oranları çok daha düşük. Hele hele öğrencilerin nerede içki içecek parası. Dedik ya, bizdeki içki ya düğünde ya da siyasette. Bu nedenle yapılacak zamlar tüketimi pek etkilemeyecektir. Bir kerelik yapılan düğünle, kırk yılda bir çekilen kafa fiyata bakar mı? Seçim öncesi aday donatacağı sofranın maliyetini ise görmez.Bakalım AKP bu raconu değiştirebilecek mi? hgunes@milliyet.com.tr Dün sigarayı yazmıştık. Bugün ise konumuz alkol. Anlayacağınız ekonomiyi de, siyaseti de bıraktık. Bu ara zararlı maddelerle mücadeleye başladık.