Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Nihayet Kemal Derviş CHP’ye girdi. Böylece bilinmeyen parametrelerden biri ortadan kalktı ve siyasal analiz yapmak kolaylaştı.
Bu seçimlerin eskilerle yenilerin çarpışması olduğunu yazmıştık. Gelir dağılımının bu denli bozuk olduğu bir yapıda toplum elbette değişimi arayacaktır. Yaşlanmış, yıpranmış siyasetçiler istenmeyecektir.
Bu seçimlerin iki yenisi görünüyor. Birisi Yeni Türkiye hareketi, ki Derviş’in terkinden sonra büyük irtifa yitirmiş görünüyor. Diğeri de AKP.
AKP önemsenmeli. AKP’nin yöneticileri cesur davrandılar. Fazilet Partisi içinde partinin vasisi Erbakan’a karşı başkaldırdılar. Yenildiler. Ama yılmadılar. Değişimi, gençleşmeyi savundular. Kendi partilerini kurarken matematik hesaplara dalmadılar. Sadece toplumu doğru okumaya çalıştılar. Çünkü iş matematik değil, sosyolojikti. Böylece büyük bir partinin de sahibi oldular. Onların bu sosyolojik başarısına karşı, şimdi çeşitli matematikler yapılıyor. Ama tutturulamıyor. AKP’nin birinci parti olacağı besbelli. Çünkü siyaset matematikten önce, sosyolojiktir.

Söylenen değil yapılan önemli
Siyasette söylenenler elbette çok önemlidir. Ama ne yapılan daha önemlidir. Çünkü toplum artık söylenenlere inanmıyor. Yapılanlara bakıyor. Hatta yapılandan da çok, o siyasal hareketin toplum tarafından nasıl algılandığı önem kazanıyor.
Mesela CHP solcu bir parti. Programı, açıklamaları hep sosyal demokrat çizgide. Ama yoksullar son 10 yıldır onu bir çıkış olarak görmüyor. Kent varoşları, çiftçiler; kısacası yoksulların çoğu 70’li yıllardan bu yana sosyal demokratlara oy vermiyor. Halk hiç de sol fikirler söylemeyen Refah Partisi’ne, DSP’ye veya AK Parti’ye destek verebiliyor. Demek ki, düzene karşı olan tepkileri, özgürce yaşama haklarını o partilerde buluyorlar. Veya bulabileceklerini sanıyorlar!

Kitlelerin hissettiğini paylaşmak
Kısacası, sadece "solcuyum" demek yetmiyor. Halk kendinden yana veya düzene karşı bir siyaset görmek istiyor. Varoşlar patronların egemenliği son bulsun istiyor. Devletin vatandaşı horlamasına, baskılara, aydınların hegemonyasına halk karşı çıkıyor. Farklı bir kültürü paylaşıyor. Halkın koyduğu bu tepkiyi de bugün AKP yansıtıyor. Bu anlamda AKP siyasal olarak olmasa da, sosyolojik olarak solcu bir parti.
AKP’ye karşı yapılması gereken matematik değil, toplumda yankı bulacak sosyolojik gerçeği yakalamaktır. Aksi takdirde her şey yapay kalır. Bugün itibariyle Derviş’li hale gelecek olan CHP’nin seçimlerde başarısı için ne AB, ne IMF programı, ne de bir matematiğe saplanmaması gerekir.
Önemli olan kitlelerin ne hissettiğini paylaşmak ve yansıtmaktır. Siyasal olarak sol olanın, sosyolojik olarak sol olandan silahını elinden alması gerekir. Aksi halde çarpıklık sürecektir.