Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Devlet eski Bakanı Derviş siyasetteki parçalanmadan şikayetçi. Oysa siyasette aşırı yoğunlaşma ise çok partili demokrasinin sonu anlamına gelebilir. Çünkü aşırı yoğunlaşma, yani tek parti düzeni, demokrasi sayılmaz. Gerçek demokrasi seçmene bir çeşitliliğin sunulabilmesidir. Kuşkusuz aşırı parçalanma da anlamsızdır. Çünkü bir çoğunluk oluşamıyorsa, iktidar da oluşamaz. Ve sonunda sistem tıkanır.
Parçalanmayı kaldırmanın bir yolu da yapay birleşmelerdir. Örneğin seçim öncesi ittifaklar veya seçim sonrası koalisyonlar. Fakat kesin çözüm; halkın tam beğenisini kazanabilmektir. Ortada kırk değil, elli parti olsa bile biri halkın büyük desteğini kazandı mı sorun kalmaz. Demek ki, siyasette sıkıntı parti sayısından çok, hiçbirinin halk tarafından yeterince beğenilmemesidir.
Ekonomide ise seçmenlerin yerine tüketiciler vardır. Onlara ne denli çeşitlilik sunulursa, o denli tatminleri artar. Ancak ekonomide çoğunluk oluşturma derdi yoktur. Bu nedenle parçalanmanın getirdiği dezavantaj olmaz... Ekonomide yoğunlaşma, büyük firmaların sektör içindeki satış payının artmasıdır. Ancak iş sonunda tekelleşmeye varırsa fiyatlar daha yüksek düzeyde oluşur. Tüketicide zarar görür.
Öte yandan, rakip sayısının azalması rekabetin mutlaka azalması anlamına gelmez. Mesela Coca Cola ile Pepsi piyasaya egemendir. Ama yine de aralarında müthiş bir rekabet vardır.
Yoğunlaşma çeşitli yöntemlerle ölçülebilir. En bilineni; sektörde bulunan ilk dört firmanın toplamdaki payıdır. Bu pay giderek büyüyorsa yoğunlaşma da artıyor demektir. Önceki hafta DİE tarafından açıklanan 1999 yılına ait veriler temel olarak yoğunlaşmanın azaldığını gösteriyor.
Hemen belirtelim; bu rakamlar çok eski. Artık yıl bitiminden 8 - 10 ay içinde yoğunlaşma rakamaları açıklanabilmeli. 32 ay gecikmeyle istatistik yayımlamak DİE’ye yakışmıyor! Tek sevindirici yanı, yoğunlaşmanın artık yıllık bazda hesaplanması. Yani piyasa yapısındaki gelişmenin daha sık izlenebilmesi. Ama bunları daha çabuk da öğrenmeliyiz. Aksi taktirde tedbirler de gecikecektir. Unutmayalım; hastalığın erken teşhisi için tetkiklerin çabuk yapılması, tahlil raporunun da doktora çabuk ulaşması gerekir.
Gelelim yoğunlaşma gelişmelerine... Rakamlar önceki yıla göre 1999 yılında yoğunlaşmanın azaldığını gösteriyor. İki sektör hariç: biri basınla ilgili hizmet faaliyetleri, diğeri de tekstil ve deri işlemede kullanılan makine imalatı... 122 faaliyet sınıfının 16’sında rekabet ortamı varken, 40’ında orta derecede, 25’inde yüksek ve geri kalan 41’inde ise çok yüksek yoğunlaşma bulunuyor. Yani, ülkemizde yoğunlaşma çok yüksek. Sadece giderek azalıyor.
Şunu da belirtmekte yarar var; artık giderek dışa açılan bir ekonomide rekabet yabancı mallarlada olmakta. Bu nedenle sonuçlar abartılmamalı. Kaldı ki, kriz öncesi 2000 yılında rekabetçi yapı gelişse de, kriz sonrası (yani 2001 ve 2002 yıllarında) küçük ve güçsüz firmaların devre dışı kaldıklarını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.
Evet, siyasette ve ekonomide yoğunlaşma önemli. Bakalım siyasette neler olacak?