Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Siyasetin içine doğduk. 28 yıldır bir siyasal partinin üyesiyiz. Bunun yarısı birleşme tevatürüyle geçti. Açıkçası usandık desek yeri var. Soldan ilk kopuş Güven Partisi ve Cumhuriyetçi Parti olmuştu. O zaman bölünme edebiyatı pek yapılmamıştı. Çünkü zaten CHP Ortanın Solu fikriyle büyüyordu. 1970’li yıllarda radikal solun dayatmalarından sıkıntı çekilmiş, ama asıl bölünme edebiyatı 1980’li yıllarda Ecevit’in DSP’yi kurmasıyla başlamıştı. DSP her seçimde SHP’den (veya CHP’den) daha fazla oy bölüyordu. Yahut da her geçen gün SHP daha çok hata yapıyor ve DSP büyüyordu. Dolayısıyla bölme dediğimiz olgu aslında diğerinin büyüyememesi, yahut da küçülmesi demek. Mesela AKP’nin radikal sağı böldüğü söyleniyor mu? Kuşkusuz hayır. Çünkü AKP aksine büyüyor!
Devlet eski Bakanı Derviş bir süredir soldaki dağınıklığı kaldırmak için çaba gösteriyor. Elbette bunun mantıklı bir tarafı var. Çünkü artık seçime çok az bir zaman kaldı ve bu koşullarda oyları birdenbire artırmak olanaksız. Kaçınılmaz olarak belli ittifakları sağlamak gerekiyor. Ancak önerilen her ittifak da gerçekçi sayılamaz. Mesela sağ ve sol oyların ittifakı dağılmalara neden olabilir. Dolayısıyla benzer görüşlerin ittifakı daha verimli olacaktır. Derviş de bunu yapmış, CHP ile YTP’yi yan yana getirmeye çalışmıştır. Hatta bunun öncülüğünü Ortanın Solu’nun ilk önderi Ecevit’e önermiştir. (Açıkçası şunu da belirtelim; bu birleşme veya güç birliği çabaları aslında ekonomiden sorumlu eski bir bakana değil, solun duayenleri Ecevit veya İnönü’ye düşerdi!)
Gözlendiği kadarıyla CHP Genel Başkanı Baykal bir kapı açtı ve katılımlara açık olduğu izlenimini verdi. YTP ise büyük bir hata yaptı. İttifak, güç birliği veya birleşmenin önünü tam anlamıyla kapatan açıklaması gerek sol kesimler, gerekse seçmen üzerinde müthiş bir hayal kırıklığı yarattı.
Şimdi ne olacak? Kanımızca somut önerileri tartışmanın zamanı hayli daraldı. Artık umutlar büyük ölçüde yitirildi. Koşulsuz, önyargısız ittifak müzakerelerinin önü açılabilirdi. Hatta Ortanın Solu’nun duayeni Ecevit de, siyasal yaşamının son günlerini şerefle, kendisinin çok şey borçlu olduğu CHP’de, noktalayabilirdi. Ve tabii CHP de onu taçlandırabilirdi. Keşke, keşke...
Kamuoyunda yöntem ve öneriler açık açık tartışılmalıydı. Elbette çatı CHP olmalıydı. Çünkü CHP Cumhuriyet’in en eski, en köklü partisi. Üstelik YTP de örgütlenmesini tamamlayamadı. Nihayet adaylıkta eşit (daha doğrusu adil) temsile itiraz da olmazdı.
Anketler gösteriyor ki, iki parti de baraj sınırında. Oysa sol bir ittifak tüm taraflar için yarar getirecekti. Belki sonunda bir birleşme olacak, rüya gerçekleşecek, ülke de rahatlayacaktı. Olmadı. Rüya hülya oldu.