Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Öncelikle seçimin olacağı kesinlik kazanmış değil. Resmen kesinleşse de, fiilen hala erteletme çabaları izleniyor. Kimileri seçimi erteletmeye çalışırken, kimileri de kuralların değişmesine, hatta kimileri de bazı rakiplerin tasfiyesine çalışıyor. Yani hiç de doğru olmayan gelişmeler izleniyor. Böyle seçim olur mu demeyin. Çünkü aksine herhangi bir ufak eleştiri hemen seçimi erteletme çabası olarak yorumlanıyor, suçlanıyor, adeta linç ediliyor.Erken seçimlere başında karşıydık. Bugün ise şartlar değişti. Artık seçimi yapmamak daha olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Hükümet kendi içinde çatışmalı, dinamizmden yoksun hale gelmiş. Meclis de tam bir iflas içinde. Hiçbir saygınlığı kalmamış. Siyasi partiler de kendi içlerinde disiplin ve uyumu yitirmişler. Şimdi böylesi bir durumda seçimden başka çıkış elbette düşünülemez.Ancak apar topar gittiğimiz bu seçimin koşulları bizi tatmin etmiyor. Üstelik sonuçları daha büyük hayal kırıklığı yaratacak gibi. Bu nedenle ortada bir meşruiyet, daha doğrusu demokratik olma sorunu bulunuyor.Anketlerde en favori partinin AKP olduğu görünüyor. Bunun da büyük ölçüde liderinden kaynaklandığı biliniyor. Şimdi halkın en büyük teveccühünü kazanan kişinin hukuk (yahut da hukukun bir yorumu) ile engelli hale gelmesi seçimlere gölge düşürmez mi? Daha önce işlediği bir suçtan dolayı Erdoğanın aday olamaması elbette büyük haksızlık. Gerek hukuk, gerekse siyasi bakımdan bu kısıt elbette kabul edilemez. Üstelik suç olmaktan çıkmış bir fiil nasıl olur da uygulanır? AB müzakerelerinin başlangıç aşamasında bunu dünyaya nasıl açıklarız?Seçimler üzerinde ikinci meşruiyet gölgesi de barajlardır. Doğrudur; yüzde 10 barajı yüksektir. Ancak partilerin bu denli ufalandığı bir yapıda barajların aşırı düşürülmesi Meclisten hükümet çıkmasını engeller. Üstelik tam seçim arifesinde koşulların değişmesini istemek, olsa olsa mızıkçılıktır. Demokrasilerde duruma göre sık sık oyunun kuralları değişmemelidir. Erken seçime adeta bir erkeklik dolduruşuyla oy verenler, şimdi barajın altında kalacaklarını görünce ya kuralları zorluyorlar, ya da resmen seçimden kaçınıyorlar. Keşke baştan hata yapmasalardı.Bu seçimin en büyük meşruiyet krizi ise sandıktaki yüzde 40a yakın oyun Meclise girmemesi halinde ortaya çıkacaktır. Malum; barajlara karşı değiliz. Ancak hiç olmazsa uzlaşma kültürünü geliştiren ittifakların oluşmasına olanak sağlanmalıydı. Bugünkü Seçim Yasası ve bugünkü Siyasi Partiler Yasası ile gidilen bu seçim, bu nedenle daha çok tartışılacak.Şu anda seçimden başka bir çözüm olmadığına göre bunu en demokratik biçimde yapsak daha iyi olmaz mıydı? Tayyip Erdoğana siyasi kısıtlama getirerek bir seçim ise tam bir demokrasi ayıbı olur. Hiç olmazsa bu ortadan kalkmalı. hgunes@milliyet.com.tr Mayıs başında belirsizlikleri kaldırmak amacıyla Türkiye bir seçim ortamına itildi. Ancak belirsizliklerin azalması şöyle dursun, aksine arttığı görülüyor. Üstelik bir de meşruiyet sıkıntıları çıkıyor.