Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Daha sonra tam beş kez Urfaya gittik çeşitli nedenlerle. Ancak her seferinde Urfanın hızla değiştiğini gözledik. Kent hızla genişliyor, Harran suya kavuşuyordu. İki yıl önce Urfaya gittiğimizde ise inanamamıştık. Harran artık yemyeşildi. Göz alabildiğine!Artık Harranda dolaşırken kendinizi Çukurovada sanıyorsunuz. Rutubet de artmış. Kuraklık ve çoraklık mazi olmuş. Bir zamanlar dönümüne 100 - 150 kilo buğdayı zor alan çiftçi, artık yarım ton buğdaya dudak büküyor. Heyhat! Geçen hafta üç günlüğüne Urfa ve Mardindeydik. Urfaya ilk defa tam yirmi altı yıl önce gitmiştik. Harranda dört gün kalmış ve bir sınıf arkadaşımın babası olan Hacı Bakır Melikle (şu andaki Urfa milletvekili Vedat Melikin de amcasıdır) köyleri dolaşmıştık. Urfada toprağın rengi bozdu, kuruydu, çatlaklar içindeydi. Yürürken neredeyse ayağınız topraktaki çatlaklara girerdi. Köylerde ağa denilen kişilerin bile üstü başı pırtıldı. Yaşam ilkel, halk da yoksuldu. Urfa pek etkilenmemiş Urfada büyükbaş hayvancılık pek yaygın değil. Köylü geleneksel olarak koyun ve keçi yetiştirmeye ilgi gösteriyor. Buna rağmen bölgede Koç - Ata ortaklığı önemli bir yatırım gerçekleştirmiş. On bin ineğin yer aldığı modern tesisi ziyaret ederek Genel Müdür Güçlü Toker ile sohbet olanağı bulduk. Tokerin verdiği bilgilere göre bölgede hayvancılık konusunda iki önemli sıkıntı var. Birincisi, Güneydoğu daha 20 - 25 yıl pazar olamayacak. Dolayısıyla ürünlerin bu bölgede mamul hale gelmesi ve batıdaki pazar noktalarına iletilmesi bir zorunluluk. Ve ne yazık ki, çırçır dışında da bölgede ciddi bir sanayi yatırımı yok. İkincisi ülkede yem çok pahalı. Yetiştirmesi de öyle. Yemin birinci derecede girdisi olan mısır dünya fiyatlarının neredeyse iki katına çıkmış. Ve nihayet tarımda teşvikler yok denecek kadar zayıf.Tokerle sohbetimizde Önder Çiftçi Derneği Başkanı arkadaşım Mehmet Melik de vardı. O da onayladı bu görüşleri. Ancak asıl önemlisi diğer tarım havzalarına suyun daha hızlı iletilmesi gerektiğiydi. Bu denli büyük baraj yatırımı, sulama projesi tamamlandığı için tam verim sağlamıyordu. Zaman da akıp gidiyordu. Krizde Urfa, Anadolunun diğer bucakları gibi, az etkilenmiş. Nihayet ekonomisi tarım, kaçak ticaret ve turizmden ibaret. Ve bunlar da krizden pek etkilenmiyor. Ancak savaş turizmi baltalamış. Uçaklardaki doluluk oranı neredeyse yarıya düşmüş. Şimdi de sıcaklar başlıyor. Ve bu durum çok önemli, çünkü Urfa ve çevresi giderek turizmden daha fazla gelir elde ediyor. Daha yapılacak çok şey var Ancak Urfanın çevrenin ekonomik olarak lokomotif olması isteniyorsa, turizm mutlaka gelişmeli. Ve eğitime bol kaynak ayrılmalı. Önder Çiftçi Derneği gibi girişimler de çiftçinin aydınlatılması bakımından çok önemli. Çünkü bölge sadece suyla kalkınamaz. Suyu kullanmayı bilmek ve tarımın dışında da ekonomi yaratmak gerekiyor. (Konuya devam edeceğiz) hgunes@milliyet.com.tr Urfada çiftçi artık buğday yerine pamuk ekiyor. Fıstık yerine de meyve ağaçları düşünüyor. Ancak pamuk yerine de mısırı ve ayçiçeği düşünülmeli. Sohbetlerde domates, çilek gibi ürünler sayıldıkça ürün çeşitlendirmesinin ve yılda birden fazla ürün almanın öneminin kavrandığı anlaşılıyor.