İktidar "vergi barışı" adı altında vergisini ödemeyenleri affetti. Ne yazık ki, bu af gereken tepkiyi toplamadı. Oysa af suçun ortadan kalkması değildir. Suçlunun cezasının hafifletilmesi, ya da kaldırılmasıdır. Yani affedilen suç değil, suçludur.
Ancak affın sürekliliği suçlu tarafından hissedilirse, suç da sürekli hale gelir. Üstelik suçu işlememe eğiliminde olanlar da suç işlemeye başlar. Çünkü af arızi olmaktan çıkar. Kalıcılaşır. Adeta suç ortadan kalkar. Bu nedenle af çıktığında, bir daha tekrarlanmayacağı inancının yerleşmesi gerekir.
Oysa ülkemizde birçok alanda af çok sık gündeme geliyor. Kamu bankalarına olan kredi borçlarının affı (örneğin küçük çiftçiler için); mükelleflerin vergi borçlarının kısmi affı, kamu arazisine ev yapan kaçak gecekonducuların affı vb. Hatta dahası var; yurtdışına gayrimeşru yollardan para kaçırmış olanlara af; bankalarda parası olup bunun kaynağını açıklayamayanlara af, sayın gitsin!
İşte böyle olunca hukuk devleti oluşmuyor. "Nasıl olsa bir gün bir af çıkar" deniyor ve yurttaşlar kanunlara uymuyor.
Ülkemizde bütçenin bir türlü tutmamasının nedeni vergilerin yetersizliğidir. Çünkü vergisini ödemeyen, hatta hiç vergi mükellefi olmayan geniş bir kesim vardır. Sürekli ödeyen kesim ise kendini kurbanlık koyun gibi hissetmektedir. Şimdi bu ödeyen kesim son vergi borcu affıyla kendisini daha huzursuz, devleti de daha adaletsiz görmektedir.
Muhalefet partisi CHP bu süreçte Meclis’te bir değişiklik önergesi verdi. Vergisini sadakatle ödeyenlerin kendisini olumsuz hissetmemesi için, yüzde 10’luk bir vergi indiriminin de bu kesime sağlanmasını önerdi. Yani indirimin tüm mükelleflere yapılarak vergide adalet sağlanması. Ancak, bu öneriyi de yeterince tatminkar bulmak mümkün değil. Çünkü nihayet konulmuş belli kurallar içinde vergisini ödemeyenlere yine kolaylık sağlanmaktadır. Oysa ödemeyenin mutlaka cezalanacağı sistem korunmalıdır.
Hükümetin sözde vergi barışı tasarısıyla mahkeme yoluna gidilip devletin kazandığı davalarda bile verginin ödenmemesi durumuna gecikme faizi üzerinden indirim yapılmaktadır. Bu anlayışı anlamak mümkün değildir!
İsmine "vergi barış planı" diyerek, bir güzel vergisini ödememişlere prim veren bu paket son derece yanlıştır. Kamuoyuna, tahsil edilemeyen vergiler için çözüm olarak yansıtılan bu paket diğer af yasaları gibi sistemi çürütmektedir.
Anaparanın bile 3 eşit taksitte ve bir yıl içinde ödendiği bir sistemden nasıl olur da ödenmeyen kısmı 18 ayda 9 eşit taksitle alınır, bunu da anlamak mümkün değildir.
Nihayet, bir ülkede 10 katrilyon vergi borcu neden birikmiştir? Nasıl birikmiştir? Bunu bilmek kamuoyunun hakkıdır. Üstelik evdeki hesap çarşıya da uymamaktadır. İlk hesaplarda 2.4 katrilyonluk vergi alacağının tahsil edileceği öngörülürken, artık tahminler 1.5 katrilyona indi. Sonunda 1 katrilyon sağlansa ne ala. Böyle giderse ülkemizde hangi dürüst mükellef vergi ödemeye devam edecek merak ediyoruz!