Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


IMF uzun süredir karşılaşılan mali krizlere çözümler bulmaya çalışıyor. Malum, IMF’nin görevi krizler oluştuğunda yardım etmek, ama daha önemlisi oluşmadan önlemek. Ancak bırakın iyileşmeyi, IMF’nin önerdiği istikrar politikalarını uygulayan birçok ülke kötüleşebiliyor. Hatta krizle karşılaşabiliyor. Özellikle Asya krizleri IMF’ye ağır bir darbe vurdu. Ardından gelen Rusya krizi IMF’ye yönelik ciddi bir hayal kırıklığı yarattı. Buna rağmen, krizlerden önemli dersler de çıkarıldı.
Birincisi, mali sektörün önemi kavrandı. Kırılgan bir mali sektörle istikrar programlarının denenemeyeceği belli oldu. İkincisi, kamuda yönetişim kavramı öne çıktı. Her şeyin şeffaf olması gerektiği anlaşıldı. Ve tabii erken uyarı sistemleri ve ekonomik veri konusu ortaya çıktı.
Bir programın en önemli tarafı uygulanma aşamasının izlenmesidir. Hangi program olursa olsun, kötü uygulanırsa sonuç vermez. Mesela 2000 yılında uygulanan kura dayalı program hasta bir bankacılık sistemi üzerine dayandırılmıştı. Ama zamanla başka olumsuz gelişmeler de oluşmaya başladı ve bunları geç fark ettik.
2000 yılı programı uygulanırken bastırılan kurun enflasyonu düşürmesi bekleniyordu. Amaç döviz dengelerine aşırı hasar vermeden maliyetleri aşağıya çekmekti. Ancak cari denge çok çabuk bozuldu. Fiyatlardaki gevşeme belli ölçüde sağlansa da, cari denge hemen bilinemediğinden, krizin gelişi veya zamanlaması bizi şaşırttı.
Mastır öğrencilerinden Özgür Altuğ çok önemli bir tezi tamamlamak üzere. Ekonomik gidişatının gözlenmesi için gösterge seçimi konusunu inceliyor. Bu göstergelerin bazısını oluşturan verilerin (data dissemination) derlenmesi ise çok önemli. İstatistiksel veriler hem doğru olmalı, hem de çabuk yayımlanmalı. Ve daha önemlisi arzu ettiğimiz veriler derlenmeli.
Altuğ’un tezinde saptadığı ekonometrik sonuçlara bir başka yazıda değineceğiz. Ancak 4 başlık altında (reel sektör, kamu maliyesi, mali sektör ve dış ilişkiler) topladığı verilerin çoğu uluslararası standartları tuttursa da sorunlar bitmiyor. Mesela aylık sanayi üretim endeksi 4 hafta gecikmeyle yayımlanacağı yerde, en az 6 hafta gecikmeyle yayımlanıyor. İstihdam ve ücretlere ilişkin veriler hem çok gecikmeli, hem de sağlıksız üretiliyor. Tüketimle ilgili aylık bazda veri ise hiç bulunmuyor.
Kamu maliyesine ilişkin veriler oldukça sık ve sağlıklı olsa da, ödemeler dengesi rakamlarında ciddi sorunlar gözleniyor. Mesela, dış ticaret verileri 8 hafta gibi bir gecikmeyle yayımlanınca cari dengedeki gelişim öngörülemiyor.
Sık sık döviz dengesi sorunları ve dengesiz büyüme sıkıntısı çeken ülkemizde, bu verilerin daha sağlıklı ve çabuk yayımlanması gerekiyor. Ancak böylece önlemler daha çabuk alınabilir. Anımsayalım, 2000 yılında cari açığın 10 milyar dolara doğru tırmandığını haziran ayında, haydi bilemediniz ağustosta gözleseydik, tedbir almamız elbette daha kolay olacaktı. Belki de kriz hiç oluşmayacaktı!