Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


1 Ocak itibariyle euro para birimi somut bir varlık olarak tedavüle girdi. Tahtakale de ona sevimli bir isim taktı. Yumoş. Sevildiği anlaşılıyor. Bakalım uluslararası piyasalarda ne olacak?
Euro 1999 yılı başında finans piyasalarında işlem görmeye başladığında, yurtdışındaki ekonomistlerin çoğu, alım - satımın artmasıyla, değerinin de zaman içinde yükseleceğini düşünüyordu. Aksi yönde düşünenler ise somut olmayan bu para birimini ilk günde sattılar. 1.18 dolardan başlayan euro kısa sürede 1.13'e gevşeyiverdi. Yani hızla değer yitirdi.
Uzun süre euronun toparlanması beklendi. Ancak düşüş sürdü. Aslında düşen euro değildi. Her geçen gün güç kazanan Amerikan ekonomisinin para birimiydi (dolar). Euroya ilişkin tahminler Amerikan ekonomisinin büyüme trendini ne kadar sürdürebileceğine bağlıydı.
Eylül (2000) ayına gelindiğinde parite 0.85 düzeylerine kadar düşmüştü. Bankacılar, ekonomistler gidişat konusunda hayli şaşkındılar. İşte böylesi bir dönemde altı arkadaş Levent'te bir kebapçıda yemek yerken parite tahminlerini tartıştık. Bankacı İlhan Nebioğlu ve İbrahim Betil euro hakkında karamsardılar. Düşüşün süreceğini düşünüyorlardı. Hazine eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez de (onlar kadar olmasa bile) karamsardı. Profesör Asaf Savaş Akat ise euronun bir yıl boyunca ciddi biçimde değer kazanacağını düşünüyor, bunun nedenlerini anlatıyordu. Ona katılan bir arkadaşımız daha oldu. Washington'dan euro cazip gelse gerek, o da yakın düzeyde eurodan yanaydı. Tahminler bir ufak kağıda kaydedildi ve bir yıl sonra buluşma kararı alındı. Kaybeden, diğerlerine yemek ısmarlayacaktı. Eylül ayını çoktan devirdik. Ama kağıt kimdeydi, hatırlamıyorum. İbrahim Betil de hatırlamıyor. Ama o yemeği yesek hoş olur doğrusu.
Para teorisinde para işlevleriyle tanımlanır. Üç işlevi vardır; değişim aracı, değer saklama ve hesap birimi olması. 1999 Ocak'ında euro bunların hepsini içeriyordu. Ama nakit olmaması değişim aracı işlevini biraz engelliyordu. Bunu şimdi kazanıyor.
İngiltere euroyu kullanmıyor. Avrupa'nın finans merkezi, sterline sahip çıkarak parasal işlemlerdeki avantajını korumak istiyor. Bir ülkenin para biriminin başka bir otorite tarafından basılması elbette ulusal egemenliğin bölgesel egemenliğe devri anlamına gelir. Bu anlamda Avrupa entegrasyonu çok önemli bir mesafe almış oluyor. Artık yumoş kullanan 12 ülke faizler konusunda inisiyatif sahibi olamayacak, devalüasyona da gidemeyecekler. Yani para politikasında yapabilecekleri pek bir şey kalmıyor. Kala kala maliye politikası bulunsa da, bu konuda da belli sınırlamalar getirilmiş durumda. Bütçe ya denk olacak, ya da fazla verecek. Ekonomi durgunluğa girmedikçe açık verilemeyecek ve bu yüzde 3'ü geçemeyecek. Geçerse de ciddi cezalar söz konusu olacak.
300 milyon insanın kullanacağı bu para birimi 14.5 milyar banknot ve 50 milyar madeni para ile tedavüle girdi. Belki de ortak para euronun tedavüle sokulması bütünleşme konusunda Avrupa Birliği'nin attığı en cesur adım. Başarılı olursa Avrupa önemli bir güç olarak dirilecektir.