Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu nedenle Hazine fırsat buldukça yurtdışı piyasalardan borçlanma yapıyor. Özellikle de 2000 yılından bu yana. Doğrudan kredi almak yerine finans piyasalarından tahvil ihracıyla borçlanıyor. Bunun yollarından biri, yatırım şiketlerinden ya da bankalarından birine giderek aracı olmasını talep etmek. Sonrası zaten onlara ait.Önce, Hazinenin çıkardığı belli bir tertipteki tahvile talep toplanıyor. Bazen miktar önceden açıklanıyor, faiz sonra oluşuyor. Bazen de tersi. Yani önce faiz konuyor, sonra talep toplanıyor. Ancak ikinci durumda yurtdışında Türkiyenin itibarının yüksek olması gerekiyor. Yani kötü konjonktürlerde ikinci yöntem pek kolay değil. Gerçi kötü konjoktürlerde hiçbir zaman borçlanılmaz.Yandaki ilk tabloda 2000 yılından bu yana yurtdışı piyasalarda yapılan borçlanmalar yer alıyor. Kamu borcunun ne denli yüksek olduğu malum. Şu anda 140 katrilyon, diğer bir deyimle 85 milyar dolar civarında kamu iç borcu var. Toplam kamu borcu ise 140 milyar dolar. Hazine bu borcun tamamını içeriden karşılasa, elbette çok yüksek faiz ödeyecek. Çünkü içeride reel faizler şu anda bile yüzde 26 civarında. Nedeni de gayet besit; ülkemizde tasarruf hacmi düşük. Dolayısıyla mali piyasalar da sığ. Sığ piyasadan borçlanılınca faiz de yüksek oluyor. İhraç tarihi Aracı Cinsi Miktar Vade (yıl) Kupon Yatırımcıya getiri10 Oca. 00 Morgan Stanley - Salomon SB US$ 1.500.000.000 30 11.875 UST+525 bps26 Oca. 00 JP Morgan - Dresdner Euro 750.000.000 10 9.25 BUND+385 bps08 Şub. 00 JP Morgan - Dresdner Euro 250.000.000 10 9.25 BUND+383 bps18 Şub. 00 Nomura Yen 35.000.000.000 3 3.6 Yen LIBOR+271 bps30 Mar. 00 Deutsche - Paribas Euro 600.000.000 5 7.75 BUND+301 bps02 Haz. 00 Deutsche - Lehman Euro 500.000.000 3 Eurlbor+200 bps Eurlbor+225 bps08 Haz. 00 JP Morgan - Morgan Stanley US$ 750.000.000 10 11.75 UST+575 bps15 Haz. 00 Nomura Yen 55.000.000.000 4 3.25 Yen LIBOR+225 bps13 Tem. 00 Merill Lynch - Deutsche Euro 533.060.000 7 8.125 BUND+325 bps19 Tem. 00 Chase Manhattan US$ 500.000.000 9 12.375 UST+501 bps01 Eyl. 00 Deutsche - Merrill Lynch Euro 200.000.000 7 8.125 BUND+300 bps05 Eyl. 00 Morgan Stanley US$ 750.000.000 10 11.75 US$+529 bps02 Kas. 00 Nomura - Dalwa Yen 50.000.000.000 3 3.00 Yen LIBOR+219 bps14 Şub. 01 Euro 500.000.000 3 8.25 Bund+390 bps19 Şub. 01 (Artırım - 14.02.01) Euro 250.000.000 3 8.25 Bund+394 bps07 Kas. 01 Euro 500.000.000 39 ay 11.00 Bund+744 bps27 Kas. 01 US$ 500.000.000 60 ay 11.38 UST+737 bps12 Ara. 01 (Artırım - 07.11.01) Euro 300.000.000 38 ay 11.00 Bund+695 bps20 Ara. 01 (Artırım - 27.11.01) US$ 250.000.000 59 ay 11.38 UST+674 bps22 Oca. 02 US$ 600.000.000 10 11.50 UST+710 bps19 Şub. 02 (Artırım - 27.11.01) US$ 250.000.000 5 11.375 UST+566 bps19 Mar. 02 US$ 600.000.000 6 9.875 UST+546 bps08 May. 02 Euro 750.000.000 5 9.750 Bund+508 bps13 Kas. 02 US$ 500.000.000 63 ay 11.5022 Kas. 02 US$ 250.000.000 63 ay 11.50 Dikkat edilirse, önceki istikrar programı (2000 yılındaki) uygulanmaya başladığında, ilk üç ayda ciddi dış borçlanmalar gerçekleşmişti. Bu eğilim, giderek azalsa da, yıl boyunca sürdü. Ancak kriz sonrası yurtdışı piyasalarda borçlanmak hayli zorlaşınca, Kasım 2001e dek yurtdışında ciddi bir borçlanma çabası gözlenmedi.2002 yılının ilk yarısında, işler yoluna girmeye başlayınca, Hazine yeniden mali merkezlerin kapılarını çalabilir oldu. Belki de işin daha doğrusu çaldığı kapılar açılır oldu. Ve bu arada epeyce borçlanma yapıldı. Hatta planlanandan da fazla. Ancak bu uzun sürmedi. Mayıs ayında Başbakan Ecevitin yaşamını sürdürüp sürdüremeyeceği tartışılır hale gelince, seçimlerin sonuna dek dışarıdan tek kuruş borçlanma yapılamadı. Pahalı ve kısa vadeli olan iç piyasalara dönüldü.Seçimlerin yapılmasıyla birlikte, Dervişin de dediği gibi belirsizlikler hemen kalktı ve 13 Kasımda Hazine 500 milyon, 22 Kasımda da 250 milyon dolarlık borçlanmaları gerçekleştirildi. Belki de Hazine bu seçim sonuçlarını gördü ki, böylesi bir borçlanma hazırlığını yaptı.Yurtdışı piyasalardan borçlanırken ihraç edilen tahvillere genellikle eurobono deniliyor. Bunların bazıları oldukça likit ve ikinci piyasada da işlem görüyor. Alıcıları da ya bankalar (yerli ve yabancı), ya da (özellikle son zamanlarda) büyük tasarrufçular. Ancak genellikle yurtdışı piyasalarda yoğun ilgi gören bu kağıtların fiyatı Türkiyeye bakış olumsuzlaştığında derhal düşüveriyor. Ancak iyimser beklentiler egemenleşince, aksine fiyatı da çok yükseliyor.Yukarıda da 2000 programı başında piyasaya çıkmış bulunan 2030 yılı vadeli eurobononun fiyat grafiği gözleniyor. 2000 Temmuzunda ekonomide karamsar rüzgarların esmesiyle 110 fiyatından aşağıya inmeye başlamış, kasım krizinden önce 96 - 97 civarında bir fiyattan aşağıya salınarak 80e kadar inmiş, ancak çabuk toparlanmış. Şubat krizine girildiğinde ise 93 - 94 seviyelerinden, nisana kadar 74 düzeyine dek inmiş, daha sonra (11 Eylülün geçici etkisini dışarıda bırakırsak) nisana dek sürekli yükselmiştir. Hatta fiyatı yeniden 100ü aşmıştır. Ancak Başbakanın hastalanmasıyla hızla düşmeye başlamış ve neredeyse temmuzda 80in altına inmiştir. Seçimlerin belli olması, AB yasaları vb. gelişmelerle tırmanmaya başlayan eurobono fiyatları şimdi seçimden bu yana son sıçramasını da yapmış durumda; 103 - 104 düzeylerinde.Yurtdışında Türkiyeye açılan kredi ne kadar sürer bilinmez. Ama şurası bir gerçek ki, AKP hata yapmaz ve ortalığı gerebilecek davranışlardan kaçınırsa, bu hava sürecek gibi. hgunes@milliyet.com.tr