Yazarlar Kaht - ı rical gülleri

Kaht - ı rical gülleri

17.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kaht - ı rical gülleri

Kaht - ı rical gülleri


       Cuma günkü yazımda Türkiye'nin, kendini son derece yakından ilgilendiren Balkanlar, Doğu Avrupa ve Ortadoğu konularına bigane kaldığından bahsetmişdim. Bu yazıya gelen olağanüstü müsbet tepkilere teşekkür ederim ama asıl değinmek istediğim nokta şu: Ben 12 Temmuz günü o satırları yazarken Erbil'deki "Irak Türkmen Cebhesi Karargahı"na, Barzani emrindeki KPD birlikleri saldırarak yine Türk kanı döküyordu. Peşmergelerin Türkmen "Akıncılar"ıyla yapdığı müsademede iki Akıncı şehid düşmüş ve üçü de yaralanmış. Peşmergeler, Karargah Binası'na girerek bütün belgeleri götürmüşler ve binayı da tahrib etmişler. Benim dün edindiğim bilgilere göre Barzani Peşmergeleri bundan birkaç gün önce de yine Erbil'deki "Irak Türkmen Öğrenci Birliği"ni basarak oradaki sekiz Akıncıyı ağır yaralamışlardı.
       Bu son tecavüz olayları, Barzani kuvvetlerinin 10 Ağustos 1998 tarihli tecavüz olaylarının benzeridir. Barzani bir yandan Türkiye'ye göz kırparak "bu güçlü"(!) ülkenin yardımına ne kadar muhtac olduğu mavalını okurken aynı zamanda Kuzey Irak'daki Türk varlığını ortadan kaldırmak amacıyla Türkmen köylerine ve her türlü Türkmen emvaline karşı, Talabani'yi hiç de aratmayacak şekilde sinsice bir yıldırıma ve sürgün etme stratejisi uygumaktadır. Bu stratejinin bir bölümü de, Türkmen nüfusa aid bütün tapu kayıdlarının imha edilmesidir. Zaten Barzani Sülalesi bu konuda "sabıkalı"dır!!! 14 Temmuz 1959'da yine Barzani (şimdikinin babası!!!) Peşmergeleri, Irak Türkmenleri'nin Başkenti olan Kerkük'de (Erbil, Türkmenlerin ikinci büyük şehridir.) binlerce Türkmenin kurban gitdiği bir katliam gerçekleştirmişdi.
       Taktik her yerde (örneğin Karabağ ve Kosova'da da!!!) hep aynı gözüküyor: Türkiye dışı bölgelerdeki milli yahut etnik Türk mevcudiyetinden şu veya bu sebeble rahatsız olanlar, önce düşük seviyede şiddet uygulamalarına başvurarak Ankara'nın tepkisini ölçüyor ve şayet o tepki gelmiyorsa, ki genellikle gelmiyor, şiddetin dozajını arttırıyorlar. Karabağ'da olup bitenler malum. Fakat daha Kosova'da Türkçe'nin "resmi yazışma dili" olmasını sağlamakdan aciz bir Ankara Hükümeti'nin, ben Kuzey Irak'da Türkmenleri koruyacağından çok şüpheliyim!!!
       Irak'ın kuzey kesimlerinde, fakat sadece 36. Paralel'in kuzeyinde değil 120 kilometre kadar güneyine uzanan kesimlerde de, yaklaşık 2,5 milyon kadar Türkmen yaşamakdadır. 1987 sayımlarında, bütün baskılara rağmen 630.000 kişi, etnik kökenini "Türkmen" olarak göstermişdir!!!
       Türkiye, "Misak - ı Milli" sınırları içinde bile olmayan Kıbrıslı 120.000 Türk için yedi düvelle cebelleşmeyi göze almışken Kuzey Irak'daki 2,5 milyon soydaşına karşı girişilen zulme nasıl olur da böylesine umursamaz davranır, anlaşılır iş değildir!!! Bunlar sözümona bir de "milliyetçi"!!! Milliyetçiliklerinin canı cehenneme! Zaten sürekli ırzına geçilen bir kelime. Fakat orada bir "insanlık dramı" yaşanıyor, a kaht - ı rical gülleri!!!

       Not: Kuzey Irak Meselesi için bkz.: "Bir Hürriyet Havarisinin Sabıka Dosyası", Yağmur Atsız, Boyut Yayınları, s.: 138 v.dv..



Yazara E-Posta: yatsiz@milliyet.com.tr