Yazarlar Kaya aşık olursa gider

Kaya aşık olursa gider

01.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kaya aşık olursa gider

Kaya aşık olursa gider


Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
(Medeni Kanun Tasarısı / Madde 165)


       Mine fotoğrafları çekip gittikten sonra, Zehra uyanıyor. Kitaplarının tümünün adını ezbere biliyor. Masalları anlatıyor bıcır bıcır. İki yaşında nefis bir kız... Bir ömre bedel gerçekten. Hülya Avşar bir insanın hayatında “gerekli" olan şeyleri saptamış, onları yapıyor. Aile, koca, çocuk, iş, şöhret, spor, kitap okumak... “Güzellikse güzellik, işse iş, başarıysa başarı, şımarmazsam Allah’ın gücüne gider diye düşünüyorum" diyor. O, övünçle taşıdığı şımarıklığının doruğunda... Evet yaşamında “aşk" eksik ama ne yapalım? Bu kadar eksik “kadı kızında da bulunur"!...

       Kazancınız yakınlarınıza giderken içinizde bir sızı olmuyor mu? Onlar da çalışıp kazanabilirler, niye hep ben ödeyeyim diye?
       “Evet bizim böyle bir sorunumuz var ama ben, bir insanın içinden gelmesi gerektiğine inanıyorum böyle şeylerin. Annem böyle bir şeye başladı başaramadı, kızkardeşim zaten okuyordu... Zaten bir tek annem, kardeşim değil ki, birçok kişi var. Herhalde diyorum Allah onların rızkını da bana verdi. Ben çok rahat yaşarken onların sıkıntı içinde yaşamalarına gönlüm elvermeyeceği için, kazandığım her şeyi onlarla paylaşıyorum."

       Çok cömertsiniz yani...
       “Biraz kerizim sadece onu kabul ediyorum, gerçekten biraz kerizim çünkü vericilik konusunda dur denecek noktayı bilmiyorum."

       Eşiniz ‘yahu dur bakalım’ falan diye karışmıyor mu?
       “Bugüne kadar Kaya’nın benim paramla ilgili herhangi bir soru sorduğunu bile duymadım. Aslında farklı bir evliliğimiz var galiba, evliyiz ama evin içinde flört eden iki insan gibiyiz. Benim işlerime, parama asla karışmaz, bilmez de zaten. Ben de hiç bilmem, o ne kazanıyor. Onun dışında zaman zaman gereksiz harcamalarımda beni ikaz ediyor ancak."
       Nankörlük ederse ayrılırım

       Siz de Kaya’yı ikaz ediyor musunuz?
       “Ya çok komik hakikaten, Kaya’nın yapıp yapamayacağını çok iyi anlıyorum, bunu mutlaka yapmıştır ya da bunu asla yapmamıştır diyorum. Bir de erkeğin karısını aldatmadığına asla inanmıyorum. Kaya’nın şanssızlığı, bunu yapmaya yeltense bile benim kulağıma geliyor, hiç onun yerinde olmak istemem. Ben görmezlikten geliyorum. Görürsem eğer ayrılmak istiyorumdur ondan görüyorumdur."

       Yatıp kalkmışsa da aldırmıyor musunuz?
       “O kadarı artık kulağıma gelmiyor, ama hesaplarıma göre böyle bir şey yapması da çok zor. Evden çıkış saati, benimle kaç defa konuşuyor, ediyor falan böyle bir şey yapmadığına inanıyorum ama baktığına, hoşlanacağı birileri olduğuna inanıyorum."

       Ne sizi boşanmaya yönlendirir?
       “Bir gün bana nankör olduğunu hissedersem, ona olan saygım biteceği için ayrılırım. Aynı çatı altında saygı duymadığım bir insanla beraber olamam, bir de bir gün aramıza maddi konular girerse."

       Bir de yaş konusu var, daha eskiden, Türkan Şoray için o da yaşına başına baksın dediğinizi hatırlıyorum.
       “Bilmem ben hatırlamıyorum. Bir kere bende yaş mefhumu yoktur, belki de damarıma basmışlardır, belki de söylemişimdir, eğer yaptıysam da bir sebebi vardır. Ben artık bu yaşa geldim diye hiç düşünmedim bugüne kadar. Benim de turşumu kurmayacaklar herhalde, insan ayrıca yaşamaktan da bir şekilde yoruluyor. Ayrıca yaşı benden çok fazla olup da hala başarıyla devam eden sanatçıları gördükçe, ben de o yaşlara kadar bir şeyler yapabileceğimi düşünüyorum."

Buraya güzelliğimle gelmedim

       Genç mankenler sizin için ‘bu yaşında bile hala güzel’ diye konuşuyorlar, bunlar sizi sinirlendirmiyor mu?
       “Hayır, çünkü doğruyu söylüyorlar. Ben de oralardan geçtim, onlar da benim olduğum yerlere gelecekler, ben daha yaşlanacağım, hayat bu. Kendimi kendi yaşıtlarımla kıyaslıyorum ve hep moral kazanıyorum. Geçenlerde Nilüfer’e rastladım, gözlerime inanamadım, nasıl bu kadar genç görünebilir, 42 yaşında ve o kadar hoş ki. Ben 36 yaşındayım. Yeter artık yapacağımı yaptım, bu saatten sonra kazık mı dikeceğim? Kadir İnanır derdi ki, seni 40 yaşından sonra görmek isterdim, bu adam deli mi ne derdim, şimdi ona hak veriyorum, ben aslında gerçek hayatıma 40 yaşımda başlayacağım. Bir kadın 40 yaşına gelmeden kadın oldum dememeli zaten. O zaman genç kızların sevgililerinden kıskanacakları bir kadın olacağıma inanıyorum."

       Güzelliğiyle bir şeyler yapmış bir kadın için yaşlandığını hissetmek zor olmuyor mu?
       “Güzelliğimle bir şeyler yapmış kadın değilim. Güzelliğim tabi ki ön planda ama kabiliyetimle, sanatımla yaptım, güzellik bir yere kadar, bin tane güzel var. Bir şey söyleyeyim mi, çocuk sahibi olmak çok şey değiştiriyor insanda, eyvah güzelliğim ne olacağı bırakıp çocuğuma yakışır bir anne olmaya çalışıyorum. Yaşın ne gerektiriyorsa onu yapacaksın. Kalkıp da oramı gerdireyim, daha genç görüneyim demek bana göre çok komik. Hakikaten kötü bir görüntü varsa o estetikle düzeltilebilir, ama genç görünmek için değil. 60 yaşında kızımın çocuklarını büyüten bir anneanne olmayı düşünüyorum."

       60 yaşında yanınızda Kaya’yı görüyor musunuz?
       “Hayır, görmüyorum. Evliliğim 100 yaşına kadar sürecek de diyemiyorum, bunu diyemeyişimin sebebi tamamen Kaya. Çünkü Kaya’nın çok uzun seneler evliliğe tahammül edebileceğini inanmıyorum. Belki de beni şaşırtır çünkü evine bağlı bir erkek, çocuğuna bağlı, evini hiçbir zaman aksatmayan bir erkek ama o, bir gün mutlaka aşık olmak isteyecektir."

       Dünyanın en güzel kadını olabilirsin ama erkek seni her gün aldatabilir değil mi Hülya?.
       “Güzelsen daha çok aldatılmaya layıksın zaten. Güzelliğin bir erkeğin karısını aldatıp aldatmamasıyla asla ilgisi yok. Güzellik başlangıçta."

       Peki Hülya Avşar’ın kocasını tavlamak da ekstra bir şey değil mi, bazıları için.
       “Tavlamak sorun değil ama onun kalbini kazanmak, onu kendine aşık etmek falan bence zor. Zaten bir gün böyle birine aşık olursa gider, hiç kimsenin gözünün yaşına bakmaz."

       Hayatınızda hiç kötü bir şey yok mu?
       “Tabii ki var, olmaz mı? İstediğim gibi bir aile düzenimin olmasını isterdim, öbür ailemden bahsediyorum, yani annemin oyunu sevmeyen daha çok evlatlarının başında olup, eviyle ilgili bir kadın olmasını isterdim. Gerçi şimdi öyle ama çok yordu. Kızkardeşim Helin yurtdışında okudu, geldi, iş güç sahibi olmasını ve iyi bir evlilik yapmasını istiyorum mesela. Belki ben biraz klasik düşünüyorum, “ne evliliği, sen kafayı mı yedin" yapıyor bana haklı da olabilir. Benim kötü şeylerim bunlar."

Sezen Aksu sanatçı mı?

       Bir de galiba sanat çevresinden arkadaşım yok dediniz. Neden?
       “Olmaz, olmayacak da. Sanatçılarla birlikte olmayı sevmiyorum."

       Çevrenizdeki insanlar ve siz sanatçı mısınız?
       “Size göre sanatçı nedir, bana bir onu söyleyin önce."

       Farklı şeyler yaratan, halkın önünde giden, evrensel yapıtlar üreten ressam, bestekar, heykeltraş, yazar... Batıda bir şarkıcıya, bir oyuncuya sanatçı deyince gülüyorlar, onlar iyi ya da kötü birer yorumcu.
       “Sezen Aksu sanatçı mı?"

       Bu sözcük bizde böyle yanlış oturdu maalesef. Bizde kimlere sanatçı dendiğine bakarsanız Sezen sanatçı... Eğer besteleri kaliteliyse, evrenselse, dünya tanıyorsa sanatçı. Ama insanlar tanıyor, tempo tutuyor, göbek atıyor diye sanatçı olunamaz.

Nazan Öncel’e gıcık oluyorum...

       “Ben de katılıyorum bunlara, üretince de sanatçı olunmuyor, insanlar günde bin tane şey üretiyorlar zaten. Ne diyelim, tanınmış, oyunculuk yapan, ya da şarkı söyleyen insanlarla hayat boyu arkadaşlık edemem, ben de öyle olmama rağmen. Ben öyleyim ama başka türlü yaşıyorum, ben sabah sekiz buçukta kalkıyorum, sporumu yapıyorum. Hayatımda on ikide kalktığımı, sabahlara kadar içip gezdiğimi hatırlamıyorum. Ayak uyduramam o tür insanlara. Bir de çok dürüst olduklarına inanmıyorum, mutlaka kıskandıklarına inanıyorum. Soner Arıca’yı çok seviyorum, içini biraz bildiğime inanıyorum, Sezen’le görüşüyorum zaman zaman. Orhan Gencebay’ı da severim, görüşemiyoruz ama sevdiğim insanlar var tabi."

       Hiç sevmediğiniz kimse var mı?
       “Var tabi. Nazan Öncel’e gıcık oluyorum, dengesiz, abuk sabuk, ne yaptığını bilmeyen, olur olmaz yerlerde konuşan kadınlardan bir tanesi. Ona gıcık olmak kötü bir söz, hazmedemiyorum diyelim daha doğrusu."

       Nasıl eğleniyorsunuz?
       “Hoş hafif müzik çalan bir yerde kırmızı şarap içip, yemek yemek, sonra da eve gelip film seyretmek, ne bileyim kafa dengi arkadaşlarınla gidip bir yerde sohbet kadın kadına, arkadaş arkadaşa çıktığım yemeklerde çok eğleniyorum mesela. Eşli olarak çıktığımız yemeklerde orta karar eğleniyorum, onun dışında koşu bandında ter içinde kalıp duşumu aldığımda kremlenirken eğleniyorum mesela...



       -BİTTİ-


Yazara E-Posta: d.asena@milliyet.com.tr