YazarlarKızım sana söylüyorum...

Kızım sana söylüyorum...

12.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kızım sana söylüyorum...

Kızım sana söylüyorum...

Yavuz DONAT

TBMM lokantası son aylarda hiç "dünkü kadar" iş yapmamıştı.
Meclis öylesine kalabalıktı ki...
Öğle saatlerinde lokantanın kapısında "kuyruk" oluşmuştu.
Dün sabah DYP grubu vardı.
Grupta "Adalet Partisi'nin kuruluş yıldönümü" kutlandı.
Konuşmacılar kürsüye çıktılar "dünden" bahsettiler.
"Dün" sadece yıldönümlerinde anımsanan bir "gün" olmamalı.
DYP gerçekten "dün ile bağlarını" güçlendirmek istiyorsa...
Dünkü "gücünü" arıyorsa...
Bugün "bazı özeleştirileri" yapabilmeli.
"Dünün" bir seçiminden bahsedeceğiz.
1973 seçimlerinden.
Sandıklar açıldı.
Görüldü ki Adalet Partisi'nin oyu "yüzde 39."
Milletvekili sayısı ise "149."
Partide neredeyse "yas ilan edildi."
Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
Meclis grubu toplandı.
İki gün boyunca "biz bu hale düşecek parti miyiz" konusu tartışıldı.
AP'nin oyu yüzde 39'a düşünce "partililer, kimsenin yüzüne bakamıyorlardı."
"Utanıyorlardı."
Şimdi DYP'nin oyu "yüzde 39'un yarısından bile aşağıda."
Ve dün Meclis'te baktık da "yüzlerde güller açıyor."
* * *
DYP'den sonra ANAP grubu toplandı.
Partiye bazı katılmalar vardı.
Grup salonu öylesine kalabalıktı ki, bazı milletvekilleri içeriye giremediler.
Safa Giray gibi.
Bazı bakanlar da.
Işın Çelebi gibi.
Grup toplantısında Başbakan Mesut Yılmaz "hükümette uyumsuzluk yok" dedi.
Ve medyadan bir ricada bulundu:
- Bu tür haberler artık sona ersin.
Biz, Başbakan'ın sözlerini "kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" şeklinde yorumladık.
"Rica" medyadan ziyade, "ortaklara" dönük olsa gerek.
Medya, sadece bir "ayna."
Liderler ne söyledilerse, medya onu yansıttı.
Ortaklardan "farklı sesler" çıkmasaydı, medya "uyumsuzluktan" söz eder miydi?
* * *
MECLİS'ten saat 14.00 sularında ayrıldık.
Bu saate kadar belki kırk milletvekilinin "birbirinin fotokopisi olan" sorusuyla karşılaştık:
- Gerekçeli karardan bir haber var mı?
Gazeteye dönünce ilk işimiz "bunu araştırmak" oldu.
Çarşamba, saat 15.00 itibariyle durum...
Gerekçeli karar taslağının yazılması tamamlandı.
"Gözden geçirilmeye" başlandı.
Üzerinde bazı "düzeltmeler" yapılıyor.
Taslak bugün veya en geç cuma sabahı Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in masasına gelecek.
Başkan hemen bunu çoğalttıracak.
Üyelere dağıtacak.
Ahmet Necdet Sezer'in niyeti, Yüce Mahkeme'yi "hafta sonunda" işletmek
Mahkeme, cumartesi ve pazar da çalışacak.
Taslağı müzakere edecek.
Genel Kurul, 300 sayfayı geçen taslağı "kısaltabilir."
Bazı eklemeler yapıp "uzatabilir de."
Ve büyük olasılıkla da "hafta başına" gerekçeli karar çıkacak.
* * *
KAFALARDA şöyle bir soru var:
- Refah'ın kapatılmasına "ret oyu" veren üyeler de, "gerekçelerini" yazdılar mı? Eğer onlar yazmazlarsa "gerekçeli karar" Resmi Gazete'de nasıl yayınlanacak?
Başkan Sezer, bu konuda "çok hassas."
"Ret oyu verenlerle"
konuştu.
"Gerekçelerini" istedi.
Kamuoyunun çok önem verdiği bir konuda, Yüce Mahkeme'nin yıpranmaması için "bütün üyelerden ricada bulundu."
Sonuç:
Hiçbir gecikme olmayacak.
"Ret gerekçeleri" de hafta başına yetişecek.
Bu demektir ki, gelecek hafta "daha farklı bir Meclis" göreceğiz.
Bağımsızların "birinci parti" olacağı bir Meclis.


Yazara EmailY.Donat@milliyet.com.tr

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler