YazarlarMarket rekabetinde arsa tartışması

Market rekabetinde arsa tartışması

09.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Market rekabetinde arsa tartışması

Market rekabetinde arsa tartışması


CarrefourSa'nın İçerenköy'deki mağazasına geçtiğimiz günlerde uğrayanlar girişte sağda duran panoda ilginç bir duyuruyla karşılaştılar. CarefourSa Genel Müdürü Frederic Phileppe imzasını taşıyan yazıda hipermarketin üzerinde bulunduğu arsanın Carrefour'un kendi malı olduğu, tapusunun ellerinde bulunduğu, Carrefour'un başka bir yere taşınmasının söz konusu olmadığını anlatan bir yazı bu.
Görenler elbette şaşırıyorlar. "Carrefour yönetimi bu açıklamayı neden yapma gereğini duydu acaba?" diye düşünüyorlar.
Aslında bu açıklamanın gerisinde hipermarket pazarında son dönemde iyice kızışan rekabet yatıyor. Söz konusu arsaya Doğuş Grubu'na geçtikten sonra ulusal bazda büyük bir atağa geçen TANSAŞ'ın yerleşeceği söylentileri çıktı. Bu söylentinin kaynağı ise arsanın eski sahibinin yine Doğuş Grubu'na bağlı Genoto olması. Kısa zaman önce Carrefour'un İçerenköy'e çok yakın bir yerde, Ümraniye'de ikinci mağazasını açması da taşınma söylentilerinin iyice artmasına neden oldu. Carrefour yöneticileri "Bu şaiya öyle bir hal aldı ki, artık günde yüz telefon almaya başladık. Hem müşterilerimize hem de iş yaptığımız firmalara karşı zor durumda kaldık. Bu söylentileri başarımızı çekemeyen rakiplerimiz çıkarıyor. O yüzden de böyle bir açıklamayı yapmak zorunda hissettik kendimizi" diyorlar.
Arsa yaklaşık 10 yıldır Carrefour'un malı. Tansaş Yönetim Kurulu Başkanı Tansel Özkanlı da böyle bir ihtimalin söz konusu olmadığını açıkça ifade ediyor.

Deprem fonuna Işıkara karizması

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Ahmet Mete Işıkara'nın dünkü gazetelerde "Zorunlu deprem sigortası geliyor" şeklindeki açıklaması sigortacılar arasında biraz şaşkınlık yarattı. Şakayla karışık, "Biz yıllardır söylüyorduk, kimse ilgilenmiyordu. Işıkara söyleyince herkes dinledi" diyorlar.
Sigortacıların şaşırmalarının asıl nedeni ise bazı basın organlarında konunun Çerkeş depreminden sonra gündeme gelmiş yeni bir gelişme gibi sunulması. Oysa işin aslı öyle değil. Işıkara'nın kast ettiği 17 Ağustos depreminden sonra çalışmaları başlatılan deprem fonu. Sigortacıların tahminine göre fonda 2020 yılına kadar 7.5 milyar dolar para birikecek.
Işıkara'nın dediği gibi zorunlu sigortanın 27 Eylül'de devreye girmesi ise hemen hemen imkansız. Çünkü henüz yönetmelik çıkmadı. Zaten bütün mesele bu. Poliçelerin ne şekilde satılacağı, primlerin nasıl toplanacağı belli değil.
Hazine'nin hazırladığı deprem fonu taslağı ruhsatı ve iskanı olan her binadan istisnasız para alınmasına dayanıyor. Telaffuz edilen teminat rakamı bina başına 25 bin dolar civarında. Bu miktar için ödenmesi gereken yıllık prim ise 50 dolar olarak açıklandı. Adı üstünde Hazine'nin çalışması işin "zorunlu" kısmını ifade ediyor. Binasına daha yüksek teminat isteyenler ayrıca sigorta yaptıracaklar.
Ancak bu önemli haber ne yazık ki yalan - yanlış yer aldı. Hatta deprem sigortasında hasarı devletin ödeyeceği bile yazıldı. Tam tersi. Bu primlerle oluşturulacak deprem fonunun nihai amacı bu yükü devletin üzerinden atmak. Bu arada zorunlu deprem sigortasıyla yapı denetimi de birbirine karıştırıldı. Oysa ortada iki ayrı kanun var. Bayındırlık Bakanlığı'nın hazırladığı ve önümüzdeki ay devreye girmesi beklenen yapı denetimi de bir çeşit zorunlu sigorta uygulaması getiriyor. Ancak zorunlu yapı sigortasını yaptıracak olan müteahhit. Deprem fonunda birikecek primleri ise sizin - bizim gibi konut sahipleri ödeyecek.

Holdinglerin yeni gözdesi bakkallar

Hipermarketçiliğe soyunanlar artık bakkaları rakip değil müşteri olarak görmeye başladılar. Doğuş Grubu'nun Metro Gross Market'e rakip olarak açmaya başladığı Cash and Carry'ler bu alanda rekabetin hızlanacağının ilk işaretlerini veriyor. Metro'ların küçüğü gibi düşünülen Cash and Carry'ler toptancılardan alım yapan bakkal, pansiyon, küçük otel ve restoran sahiplerini hedef alıyor. Marketçiliğin bu alanında büyümesi beklenenlerden biri de Sezginler Grubu.
Migros'un Shock'lar dahil Türkiye çapında yaklaşık 400 mağazası var. Tansaş'ın 160, Gima'nın ise 80 - 85 mağazası bulunuyor. Yani Türkiye'nin en büyük 3 perakendecisinin toplam mağaza sayısı 650'yi ancak buluyor. Oysa Batı ülkelerinde orta karar bir perakende zincirinin mağaza sayısı bile tek başına 1500 civarında. Bakkaların Türkiye'deki perakende pazarının hala yüzde 68'ini elinde bulundurdukları bilgisini de ekleyince tablo tamamlanıyor. Yani bakkalara rakip olmak değil, onlarla iş yapmak karlı.



Yazara E-Posta: nkalkan@milliyet.com.tr