Mehmet Ali Birand

Mehmet Ali Birand

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Arka arkaya gelen saldırılar, Türkiye'yi ayaklandırmaya yetmiş, kamuoyu soğukkanlılığını kaybetmiş, Ankara tüm direnmesine rağmen, sonunda Kuzey Irak batağına doğru sürüklenmeye başlamıştı. Herkes PKK'dan söz eder olmuştu.Örgütün terörle beslenme günleri başlamıştı.Her kan döküşünde gerilimi daha da arttırır olmuştu.Uluslararası kamuoyunda da, Başkan Bush'tan en küçük Orta Doğu ülkesine kadar herkes PKK'yı konuşuyordu.Bir terör örgütü bundan fazla ne isteyebilirdi ki?Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye yollandığı günlerin öncesindeki gibi, kendilerini güçlü hissediyorlardı.En büyük hataları veya gözden kaçırdıkları, terörle güç gösterisi yapmanın artık prim kazandırmadığı, aksine kaybettirdiğiydi.Nitekim başarıya ulaştıklarını zannederken, Türkiye'nin etraflarında uluslararası çapta PKK aleyhtarı bir koalisyon oluşturduğunun farkına varmadılar.Bugünkü duruma bakacak olursanız. Amerika, Başkan'ının ağzından PKK'yı "düşman" ilan etti. Oysa sadece iki yıl önce, aynı Bush PKK kelimesini dahi bilmiyor, hatta ilgilenmiyordu.Avrupa Birliği –ki, Kürt sorununa hep sempati ile bakmıştır- PKK'yı ilk defa terör örgütü olarak nitelendirdi ve sert şekilde eleştirdi.Arap ülkeleri, yine ilk defa, Türkiye'nin bir başka Arap ülkesinin topraklarına asker sokmasına göz yumacaklarını açıkladılar. Bundan 2 yıl önce, böyle bir olasılıkta Türkiye "istilacılıkla" suçlanırdı.PKK, Türkiye'nin etrafında uluslararası bir ağ ördüğünü göremiyor veya terörden daha etkili bir eylem bilemediğinden dolayı, göz göre göre kendi kazdığı kuyuya düşüyor. Artık eski yıllardaki hoşgörünün değiştiğini fark edemiyor. Ne kadar çifte standart uygulasalar, ne kadar sadece kendi çıkarlarını düşünseler ve bunun için yalan söyleseler dahi, ABD, AB ve Arap ülkeleri bu saatten sonra PKK'ya eskisi gibi destek vermeye imkan bulamayacaklar. Tam aksine çemberi giderek daraltacaklar. PKK, terörle bir yere varamayacak.Ama unutmamak lazım. Bu durum ancak Türkiye akılcı politikalar ürettiği sürece devam eder. PKK 4-5 yıllık sessizlikten sonra saldırılarına yeniden başlayıp tekrar gündeme yerleşmiş, hem Türk kamuoyu, hem de uluslararası kamuoyunu sarsmayı başarmıştı. Yine bol bol tartışıyoruz.Washinton doruğu bir zafer mi, yoksa bir hezimeti mi?Aslında ne zaferdir, ne de hezimet.Türkiye'nin hemen savaşa girmesini isteyenler belki hayal kırıklığına uğrayacaklar, ancak onları sevindirmek için bir haber vereyim... Eğer PKK yarın yeni bir kanlı saldırıda bulunursa o zaman harekat başlayacak. Savaş tamtamları çalanların istedikleri gerçekleşecek. Türkiye askeri operasyonunu yapacak. Tabii kimse, bu operasyonlarla nereye varılacağını bilmiyor. Sırf muhalefet olsun diye, savaş çığlıkları atıyorlar.Neyse bu onların bileceği bir iş.Biz gelelim, günün gerçeklerine.Beyaz Saray'da, Erdoğan Bush arasında neler konuşulduğunu izleyenlere sordum.İşte bana söyledikleri:(NOT: Bunları söyleyenler AKP sempatizanı değiller!)- Türkiye'nin beklemediği tatsız bir gelişme yaşanmadı. En önemlisi, Başkan Bush herhangi bir askeri operasyon için vetosunu kullanmadı. Ne Türkiye'yi ne de Barzani'yi sattı. Orta yollu bir çözüm buldu. Türk heyeti, ABD'nin kısıtlı ve kısa süreli kara harekatına ve havadan bombardımanına yeşil ışık yaktığı izlenimini edindi. Bundan sonra da işte bu izlenimle hareket edecek. Yanlış anlama olmasın.- ABD, Türkiye'nin Kuzey Irak'ı istila etmesini veya bu ülkede uzun süre kalmasını gerektirecek bir kara harekatı yapmasını istemiyor. Buna kesinlikle karşı çıkıyor. Sadece ABD değil, AB de Arap ülkeleri de karşı çıkıyor. Ankara da zaten planları arasından dev - istila senaryosunu çıkarttı. Tartıştığımız, hava bombardımanı ve boyutu ile süresi kısıtlı bir kara harekatıdır. Türkiye artık, kısıtılı bir hava-kara harekatı için uluslararası yeşil ışık aldığına inanıyor ve gerektiğinde de vuracak.Ne zaman, nerede ve nasıl vuracağı ise, tamamen Genelkurmay'a bağlı. Belki 2 gün, belki 2 hafta, belki 6 ay, belki hiç değil. TSK şu durumlarda harekete geçecek:1. PKK'nın büyük bir saldırı yaptığı gün...2. Bush veya Barzani'nin verdikleri hiçbir sözü tutmayıp, PKK'nın da yine faaliyetlerine Kuzey Irak'ta devam ettiği saptandığında...Beyaz Saray görüşmesine bu nedenle ne "zafer", ne de "hezimet" diyebiliriz.Türkiye -eğer kendine ve dünyaya yalan söylemiyor, gerçekten PKK'yı Kuzey Irak'ta cezalandırmak istiyor ve askeri bir operasyondan kurtulmak için bir gerekçe aramıyorsa- o zaman Beyaz Saray'dan istediğini almıştır. YOKSA, YALAN MI SÖYLÜYORUZ? (Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com) yayınlanmaktadır. ) mabirand@e-kolay.net