Geçen hafta ABD’de yapılan bir anketin sonucu çoğu kişiyi şaşırttı..
Hangi yaşa geri dönmek istersiniz diye sormuşlar, yaşı 65’in üstünde olan çoğu kişi 40’lara demiş..
Ezber bozulmuş..
Ezber 20’ler değil miydi?
40’lar da nereden çıktı ki..
Efendim şundanmış..
İnsan ömrü uzadığı için 60’lı yaşlar artık ‘orta yaş’ sayılıyormuş.. 40’lı yaşlar da ‘gençlik dönemi’nin sınırları içine girmiş..
Yaşlılık 75 üstüyse, o zaman 20’nin çocuk sayılması lazım veya erken gençlik dönemi..
Bu yüzden 20’li yaşlara dönmek revaçta değil..
İnsanlar, hem genç, hem olgun olmak istiyor..
40’lar ideal o zaman!..
Belki, kimileri de Temel gibi düşünüyordur..
*
Fadime ile Temel oturmuş konuşuyorlarmış.. Fadime, şimdi 18 yaşımızda olsak ne güzel olurdu diye söze girmek istemiş, Temel lafı ağzına tıkmış..
İstemem..
Fadime sormuş, niye?
Yine mi askerlik yapacağum..
*
Yaş konusu açılınca hep Mina Urgan’ı hatırlarım; Bir Dinozor’un Anıları’nı..
Yaşlılığı, aslında orta yaşta olmayı o kadar güzel anlatır ki orta yaşta olanlar ‘yaşını sever’, genç olanlar bir an önce ‘orta yaşa’ gelsem diye özlem duyar..
Şöyle yazar:
‘Ah 18 yaşıma 20 yaşıma dönebilir miyim’ derler; ‘iyi de o yaşın fazla tadı yok. Yaşlılığın tadını çıkarmak daha güzel.’
*
20’li yaşlar, hayatı öğrenme yaşıdır, okuma, birikim yaşıdır..
Gücün kuvvetin yerindedir, aslan gibisindir ama öğlen simitle idare etmek kaçınılmazdır.. Veya kız arkadaşınla gideceğin en şahane yer; Starbucks, Kahve Dünyası, Gloria Jean’s, Cafe Nero gibi mekânlardan biridir..
Zaten bu tür yerlerin mantar gibi patlamasının sebebi bu..
Güzel, şık mekânlarda az parayla uzun süre oturma imkânı diyebiliriz..
20’li yaşlarda ne doğru dürüst edebiyattan anlarsın, ne sinemadan, ne müzikten, ne lezzetli yemekten, ne şaraptan..
Ne olacağım, başaracak mıyım endişesi çoğu zaman günün tadını kaçırır..
Eğlenceli anlarda bile gelecek kaygısı ağır basar..
*
40’lı yaşlar öyle mi..
Sağlığı yerinde olan, az çok kendini yetiştiren, mesleğinde belli bir yere gelen, simitle idare etmek durumunda kalmayıp hoş mekânlara da gidebilen..
Spor yapabilen, kitaptan, müzikten, resimden, sinemadan anlayan..
Yemekten keyif alan, içkisini yudumlamayı bilen için..
Hayat bir başka güzel olur..
*
Mina Urgan’ın yaşlılık güzel şeydir derken kastettiği işte budur..
*
Amerikalıların tercihine şaşırmadım.. 40’lı yaşlar 20’li yaşlardan kat kat iyidir..
Kıymetlidir..
Çünkü, bu durumun ila nihayet sürmeyeceğini bildiğinden, her anın tadını çıkarmaya bakarsın..
Hayat daha güzel akar..
Politik yatırımın hazin sonucu..
Aslı’ya çok üzüldük.. Türkiye üzüldü, ağladı..
18 yaşında başarılı bir kız kayak pistinde koruyucu ağ olmaması nedeniyle hayatını kaybetti..
Baktığın vakit, kazanın olduğu yer eski, köhnemiş tesis değil ki..
Konaklı, sıfır kilometre denir ya işte öyle bir tesis..
Ama..
Olimpiyat bitti, tesis kaderine terk edildi..
Asıl mesele bu..
Geçen ay bir vesileyle Erzurum’a gittim, Konaklı’da gazeteci arkadaşla birlikte kayak yaptım.. Aynı yerde..
*
Kan ağlıyor diye yazdım..
Allah’a emanet dedim..
Gerisini okuyalım..
“Tesisin o halini görünce içim acıdı.. Kimse yok desem yeridir.. Akut’un kayak takımı antrenman yapıyordu, bir de milliler vardı, o kadar!
Gelen giden olmadığı için mi bilmiyorum tesisin kapısı duvar. Bırakın bir çayı su bile yok, giyinecek, soyunacak yer de..
(..)
Bir de şu var.. Bu haliyle çok tehlikeli.. Kayakçı olmayınca personel de yok da tabii.. ‘Süper sekiz’ dedikleri pistte kaydık.. Telesiyejle bir hayli tırmanıyorsun.. Arıza yapsa havada asılı kaldın..
Kim müdahale edecek?
Kimse!..
Yardım gelene kadar donarsın.. Bu haliyle tehlikeli” (13 Aralık 2011)
*
Bu haliyle tehlikeli diye gözlemimizi aktardık da ne oldu?
İlgilenen mi çıktı, nesi tehlikeliymiş diye gidip inceleyen oldu mu?
Yooo..
Ne Spor Bakanı ilgilendi, ne Genel Müdür ne de Federasyon Başkanı..
Allah’a emanet durum kazaya kadar devam etti..
Bizde böyle.. İlla kaza olacak, illa can gidecek ki devlet dönüp baksın..
*
Spor Bakanı, uzman ekip göndermiş en küçük ihmal ve kusur varsa araştırılacakmış.. Daha önce ekip gönderseydi bunlar olmazdı..
Çünkü giden uzman ekip; burası terk edilmiş gibi burada antrenman yapmak çok tehlikeli, yaralanana müdahale etmek imkânsız derdi..
*
Gerçek suçlu kim diye sorarsanız..
O tesisleri oraya dikendir derim.. Üniversite oyunları Erzurum’da olsun diye politik yatırım yapıldı..
Herkes o tesislerin bir daha verimli kullanılmayacağını biliyordu.. Yine de milyon dolar akıttılar.. Şimdi in cin top oynuyor..
*
Erzurum’a Palandöken’deki oteller fazlasıyla yetiyor.. Konaklı’ya kim gider?
Gitsen bile kalacak yer yok ki..
Şimdilik kimsenin yatırım yapmaya, otel açmaya niyeti yok..
Kentin içinde konaklanır, kayak meraklıları sabah gider, akşam döner, yol yakın denilebilir..
İyi de..
Erzurum’un kayak şehri olmaya niyeti yok.. Böyle bir isteği, arzusu yok..
O tesisler çürüyecek.. Çürürken de çok kaza olacak!